Bartın’ın Amasra ilçesinde 43 madencinin yaşamını yitirdiği maden kazasına ilişkin davanın 9. duruşmasında ek bilirkişi raporuna itiraz edildi. Bir sonraki duruşma 13 Aralık’a ertelendi.
Rapora ilişkin itirazda bulunan aile avukatlarından Melike Polat, “Rapor yeni bir şey söylemiyor ve önceki dediklerini tekrardan ibaret kalıyor, sadece 5 sayfadan ibaret. Bu rapor bizce araştırılması gereken yeni hususlar olduğu kanaatini oluşturdu. Teftiş Kurulu raporu çok daha detaylıyken bilirkişi raporu teknik konularda dahi söz söylemiyor. Keşif hususunda uzmanlıkları doğrultusunda beyanda dahi bulunmamışlar. Bilirkişi heyetinden bir üyenin daha önce Kozlu Katliamında ‘korkunç kaçınılmazlık’ teorisine imza atanlardan olduğunu biliyoruz. Bu kişiye itirazlarımızı da sunmuştuk. Bunun bir rapor olarak kabul edilmesi mümkün değil. Bizim katliama dair gerçek ve ayrıntılı bir rapora ihtiyacımız var” dedi.
Bartın’ın Amasra ilçesinde 43 madencinin hayatını kaybettiği TTK Amasra Müessesinde yaşanan katliama ilişkin davanın 9’uncu duruşması, Bartın Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşma, bilirkişi ek raporu ve Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu raporunun dosyaya eklenmesiyle başladı.
Polat, yeni bilirkişi heyetinin kurulması ve daha önce mümkün görülen keşfin yapılması gerektiğini belirtirken, teftiş raporuna ilişkin ise, “Teftiş Kurulu raporu ve mahkemede toplanan deliller taksirle yargılanan bazı kişilerin olası kast ile yargılanması gereğine de işaret ediyor. Bu noktada tutukluluk hallerinin de devamı gerekiyor” dedi.
Aile avukatlarının bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmazken, sanıklar hakkında tutukluluk halleri ve adli kontrollerin devamına karar verilerek duruşmanın 10’uncu celsesi 13 Aralık 2024’e ertelendi.
Dava sonrası ÇHD’li avukatlar açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Melike Polat, bilirkişi raporuna ilişkin taleplerinin reddedildiğini belirtti:
“PATRONLARI KORUYAN İKTİDAR BUNU BİZE REVA GÖRÜYOR”
Dava öncesi açıklama yapan avukatlar ve KESK üyeleri dosyada sorumlu TTK Genel Müdürlüğünün hala yargılanmadığını hatırlattı.
Sosyal Haklar Derneği avukatlarından Evren İşler, “9. Celsede buradayız. İlk gün katliamın göz göre göre geldiği gerçeği dosyada ortaya çıkmıştır. Burada olası kastla insan öldürme suçu gerçekleşmiştir. Buna rağmen TTK Genel Müdürlüğünün sorumluluğunun tespit edilmesine rağmen hala sanık hale getirilmemiş olması, aslında bir idari bütünlük içinde sorumluların korunduğunu bir kez daha gösteriyor. Biz buradayız, bütün sorumlular yargılanınca, hak ettiği cezayı alana kadar bu süreci takip etmekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz ise “ 22 yıllık AKP iktidarında en çok adliye binaları önünde olduk. Açık açık yapılan bu katliamda hesap verilmedi. Ancak Esenyurt’ta halkın iradesi ile seçilmiş Ahmet Özer tutuklandı. Adalet AKP’nin istediği gibi işliyor. Bu toprağın altında çocuklarımız yatıyor, katledilen kadınlar, katledilen işçiler yatıyor. Bu kader değil. Fıtrat değil. Bu sermayeyi patronları koruyan, işçilerin hayatını korumayı maliyet sayan iktidar bunu bize reva görüyor” diye seslendi.
NE OLMUŞTU?
Türkiye Taş Kömürü Kurumunun (TTK) Amasra Müessesesinde yaşanan patlamada 43 madenci hayatını kaybedeli iki yıl oldu. . Yargılanan 8 tutuklu sanıktan 4’ü bu süreçte tahliye edildi. Kamu görevlilerine önce soruşturma dahi açılmadı, kamuoyu baskısıyla açılan soruşturma ise davaya dönüşmedi.
1 Kasım davası öncesi istenen ek bilirkişi raporunda “hata var, kast yok” denildi. 5 sayfalık raporun sonuç kısmında, “Dosyadaki bilgilerin bütün olarak incelenmesi sonucunda; kazanın meydana geldiği iş yerinde zor jeolojik ve teknolojik şartların söz konusu olduğu ve emek yoğun bir çalışma şeklinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere yer altı şartlarındaki dar hacimlerde emek yoğun çalışma uygulamalarında yönetsel ve/veya operasyonel aktiviteler zorlaşabilmekte ve süregelen ve/veya anlık nitelikteki teknik zafiyetlerin de buna eklenmesiyle de çok kayıplı, üzücü iş kazaları oluşabilmektedir” denildi.
Raporda, “kazada kasıt unsuruna rastlanmadığı belirtilerek, “Bu bağlamda 3 adet çalışmada da kazanın meydana gelişiyle ilgili olarak belirtilen hususlar, genel anlamda heyetimizin görüşleriyle benzeşmektedir” denildi.