Tarık Akan’ı gördünüz mü?
Sürü, Yol, Maden, Eylül Fırtınası… gibi filmlerle büyümüş, şu anda 30’lu yaşların sonu, 40’lı yaşlarının başında olan benim kuşağım için kuşku yok ki, Tarık Akan çok önemli bir isim. Yaşamı boyunca ürettiği filmler ve hayata karşı duruşuyla büyük bir saygıyı ve hayranlığı hak eden bir aktör…
Bir süre önce tesadüfen Show TV’de yakaladığım ve sonra da kaçırmamak için özen gösterdiğim bir dizi “Gece Yürüyüşü”, bana “Tarık Akan beni yine yanıltmadı” dedirtti…
Televizyonların Biri Bizi Gözetliyorları, Televoleler, hayali ve emeksiz ünlü yüceltien vurdulu kırdılı diziler çöplüğü arasında “Gece Yürüyüşü” bir yıldız gibi parladı…
İdealist bir avukatı canlandıran Tarık Akan, tüm diğer işlerin paraya tahvil edildiği ülkemde “güç”ün hep haklı ve hep kazanan olduğu adaleti sorgulamayı riske direnmekteydi. O’nun bir temsiliyle öyle saf bir sahnede: “Babam bana onurlu bir isim miras bıraktı. Ya siz çocuklarınıza neyi miras bırakacaksınız?”
O bir “Don Kişot”tur. Bunu bilir. Bununla gurur duyar. Don Kişot olamayanların ise, hiç olmazsa Sanço Panza olmalarını önerir.
Bu diziyi seyrederken Fransız filozofu Althusser’ın “Devlet ve Devletin İdeolojik Aygıtları” kitabını anımsadım. Bu kitapta teori basittir: Televizyonlar, radyolar, gazeteler toplumun yönlendirilmesi açısından çok önemlidir. Onlara “hedef” olarak sunulanlar aslında önceden bir ideoloji tarafından belirlenmiştir.
Toplumda bir televizyon programında 50 milyar karşılığı neredeyse hiç tanımadığınız birisiyle evlenmeyi “normal” olarak sunabilirsiniz, 70 milyonluk ülkenin %1’inin bile yaşamadığı bir hayat magazin programlarında “hedef” olarak gösterilebilir, yitirici dizilerle “mafia öyle güzel ki, ölümler ve şiddet süslüdür” anlatılabilir…
…ya da bu televizyon dizisinde bir kahraman çıkar, tüm bu sahte yitirilişi elinin tersiyle iter ve “bana babamın bıraktığı en büyük miras onurlu bir isimdir” der. Don Kişotluğu savunur. Toplumda umut olan “Don Kişot”lar devreye girmiş ve oluruz.
Toplumumuzun daha çok Don Kişotlara ihtiyacı olduğu bir dönemde, Tarık Akan Don Kişot’u oynuyor. Zaten O gerçek hayatında da bir Don Kişot değil mi?
Ellerinize sağlık Gece Yürüyüşçüleri…