CUMHURİYETİMİZİN 101. YILI KUTLU OLSUN!

Türkiye İşçi Partisi

Vladimir Lenin önderliğindeki Bolşevikler bundan tam 107 yıl önce buzu kırıp yolu açtılar; barış, toprak ve ekmek için #EkimDevrimi’ni başarıya ulaştırdılar. Bugün de sosyalizm mücadelesinde Ekim Devrimi yolumuzu aydınlatıyor. Emeği sömürenler, savaştan ve kandan beslenenler karşısında umudu devrimle buluşturacağız.

Türkiye Komünist Partisi

107 yıl önce bugün insanlığın en ileri adımı atıldı Rusya’da. Siyasi iktidar, işçi, asker ve köylülerin sovyet örgütlerine geçti.

İşçi ve köylüler iktidarı almadan hemen önce ülkede savaş ve açlık hüküm sürüyordu, hayal kırıklığı ve umutsuzluk vardı, Birinci Dünya Savaşı dünyanın her yerine olduğu gibi Rusya topraklarına da daha fazla ölümü, acıyı ve yoksulluğu getirmişti.

Sömürenler çıkarları için halkları birbirlerine boğazlatırken Bolşevikler öncülüğünde harekete geçen işçi ve köylüler “Ekmek ve Barış” dedi ve bu tabloya bir son verdi.

Eşit ve özgür bir toplumun en gelişkin örneği inşa edilmeye başlandı böylece. Ekim’in ateşi gerçekleştiği topraklarla sınırlı kalmadı, kısa sürede dünyanın üçte birini kapladı. Eşit ve özgür bir ülkeden eşit ve özgür bir dünyaya doğru uzanan muazzam bir deneyime imza atıldı.

Ekim Devrimi’nin tüm dünyada komünistlere, devrimcilere, mücadele eden halklara cömertçe uzattığı el, Anadolu’daki Cumhuriyet’le taçlanan kurtuluş mücadelesine de dokundu. Rusya’daki işçi sınıfı iktidarı Anadolu’daki yoksul halkın en büyük dostu oldu.

Devrim, köhnemiş Rusya topraklarından eşitlikçi, gelişkin, modern bir ülkeyi ve en önemlisi de nice emekle BÜYÜK İNSAN’ı yarattı.

Çarlık’ın baskısı altında ezilmiş ve cahil bırakılmış, gericilikle ve yoksullukla terbiye edilmiş bir toplum, kendi içinden adanmış komünistler ve isyan eden bir halk çıkardı. O halk, işçi sınıfı iktidarı altında giderek yüceldi, başka bir düzende mümkün olmayan kazanımlara ve başarılara imza attı.

Şimdi Sovyetler Birliği’nin olmadığı bir dünyada bir genel savaştan söz edemesek de, bölgesel savaşlar dünyanın her yerine sürüyor. Açlığın ve yoksulluğun Büyük Savaş yıllarından aşağı kalır yanı yok. Sömürü düzeni insanı öğütüyor, çaresizleştiriyor, çürütüyor. İnsan’a inanç her geçen gün azalıyor.

Ekim Devrimi’ni 107. yaşında en çok da bu koşullar nedeniyle hatırlamaya ihtiyacımız var.

Bugün kendi ülkemize baktığımızda gördüğümüz karanlığın içinden bir adım öne çıktığımızda, aydınlık bir ülkeyi nasıl inşa edilebileceğimizi gösteren yıldızımızdır Ekim Devrimi. Bu karanlığın 107 yıl önce Rusya’ya bakıldığında görülenden daha koyu olmadığını bilelim. Daha önce defalarca en zor zamanda ayağa kalkabileceğini gösteren insanımıza, kendimize, değiştirme gücümüze güvenelim.

Yaşasın Büyük Ekim Devrimi!
Yaşasın insanlığı bekleyen nice Ekimler!

Emek Partisi

Sosyalist Ekim Devrimi Geleceğimizdir! Büyük Sosyalist Ekim Devrimi 107 yaşında…

107 yıl önce bugün, otokrasiyi ve çağdışı sömürü düzenini yerle bir eden milyonlarca işçi ve köylü, Rusya topraklarında iktidarı bizzat eline almıştı. Ekim Devrimi’nden sonra yayınlanan ilk beyannamede tüm fabrika, büyük topraklar ve bankalar emekçilerin kolektif mülkü ilan edilmişti. Yeni bir dünya doğmuş; Sovyetler Birliği çok kısa bir sürede ekonomide, siyasette, kültürde, bilim ve teknolojide yaptığı atılımlarla insanlığın önünü açmıştı. İnsanlığın bu büyük adımı, itilmeye çalışıldığımız karanlıkta, hâlâ yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

Bugünün dünyası ve Türkiye’si sosyalizme çok daha fazla ihtiyaç duyuyor.

Tekelleşmiş küçük bir azınlığın olağanüstü serveti ve zenginliği ile emekçi sınıfların yoksulluğu ve sömürüsü yan yana duruyor. Sovyetler Birliği’nin bir güç olmaktan çıktığı dünyada, kapitalizm kendi özünü, vahşi bir biçimde sergilemekten çekinmiyor. Eşitsizlik ve yoksulluk üreten bir makine gibi çalışıyor. İşçileri daha çok ve ucuza çalıştırılarak devasa bir servet aktarımı gerçekleştiriyor. Dünyayı kirletiyor, madenler için ormanları ve doğayı talan ediyor, kentleri ranta açıyorlar. İklim kongreleri ve sözde yeşil dönüşümle dünyayı tam bir ekolojik kriz girdabına sokuyorlar. Şirketler, gerek yasal yollardan gerek de yasaların etrafından dolaşmak suretiyle emekçilerden çok daha az vergi ödemeyi başarıyor. Hükümetler, sözde ekonominin büyümesi adına, şirketlere her türlü desteği sağlamaktan geri durmuyor. Halkın cebine giren türlü türlü teşvikler yoluyla yeniden sermayeye sunuluyor. Eğitim, sağlık, emeklilik, barınma, çocuk bakımını gibi sosyalizmin büyük ölçüde çözdüğü, sorun olmaktan çıkardığı pek çok toplumsal hizmet, neoliberal politikalarla birer meta haline getirilmiş durumda. Parası olmayan doğru düzgün tedavi olamıyor. Hastanelerde randevu bulamıyor. Sağlıklı beslenemiyor. Ticarete dönen sağlık sisteminde sadece bebek “yenidoğan çete”si ile değil özel hastane çetelerinin insafında hastalığın, soygunun ve ölümün kıyısında bir yaşam dayatılıyor. Dünya barışı iddiası sürekli dile getirilirken dünyanın dört bir yanında milliyetçi histeri yükseliyor. Demokratik hak ve özgürlükler “milli çıkarlar” adı altında ortadan kaldırılıyor. Halkların dil ve kültürleri yok sayılıyor, reddediliyor, baskı altına alınıyor. Filistin topraklarındaki işgal ve katliamlar devam ederken, kapitalist dünya umarsızca ve utanmadan seyrediyor. Destekliyor, savaşın Lübnan’a ve tüm Ortadoğu’ya yayılmasını teşvik ediyor. Kapitalizm insanlığa barış, özgürlük ve eşitlik vaat etmişti. Sonuçta, eşitsiz, yoksulluğun ve açlığın hüküm sürdüğü, işçi sınıfı ve emekçilerin her türlü kazanılmış hakkının adım adım ortadan kaldırıldığı, hayatın ücretli köleliğe indirgendiği, kadınların ve LGBTİ’lerin hedefe konulduğu, demokratik hak ve özgürlüklerin tırpanlandığı, ekolojik yıkım, işgal, çatışma ve savaşların hüküm sürdüğü bir dünya yarattı. Kâr ve sömürü mekanizmasıyla emperyalist kapitalizmin ürettiği bu dünyayı yeniden, yeni ilkeler temelinde inşa etmeye ihtiyacımız var. Modern köleliğe mahkûm edilen işçi sınıfı, yüzyılı aşkın bir süre önce gerçekleşen Ekim Devrimi’nden öğrendikleriyle, paylaşım, eşitlik ve barış temelinde sömürüsüz bir dünyayı inşa etmeye muktedirdir.

Bu dünya sosyalizmin dünyasıdır.

Yeni Ekim Devrim’lerinin dünyasıdır.

Emek Partisi Genel Merkezi

TKH’den Ekim Devrimi Açıklaması :

Ekim Devrimi’nin çağrısı bir kez daha yankılanacak

Türkiye Komünist Hareketi Ekim Devrimi’nin 107. yılında yayımladığı açıklamada, ” Rusya’da Kışlık Saraya yürüyen işçi ve köylülerin temsil ettiği bayrağın dikilmesi dışında bir seçenek yoktur. Ülkemizin emekçilerini yeni bir cumhuriyet kavgasında Ekim’in çağrısına kulak vermeye çağırıyoruz. ” denildi

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), Ekim Devrimi’nin 107. yılında bir açıklama yayımladı.  “Dünya’da emperyalist boğazlaşmanın doruğa çıktığı bir dönemde gerçekleşen Ekim Devrimi, yarı sömürge ve sömürgeleştirilen uluslar için de bir ilham kaynağı olmuştur.” denilerek, “Bugün söylediklerimiz düş değil, hayal değil, gerçektir. Bugünün Türkiyesinde komünistlerin temsil ettiği emek, bağımsızlık, laiklik ve cumhuriyet, yeni Ekimlerin çağrısını zorunlu kılmaktadır” vurgusu yapıldı.

Açıklamanın tamamı şöyle :

Eşitlik ve özgürlük mücadelesinin en ince, en hünerli günü olan 7 Kasım 1917’nin üzerinden tam 107 yıl geçti. 107 yıl önce ayağa kalkan işçi sınıfı, sadece kendi ülkesinde çağdışı kalmış, baskının ve zorbalığın temsilcisi olmuş bir rejimi devirmedi, aynı zamanda eşit, özgür bir dünyanın da kapısını araladı. Ekim Devrimi’nin açtığı yol bugün de güncel ve başta işçi sınıfı olmak üzere tüm insanlığın kurtuluşunun tek gerçekçi temel hattını temsil etmektedir.

107 yıl önce Kışlık Sarayı ele geçiren örgütlü işçi sınıfı, sömürüye, zulme, emperyalist yağma ve talana karşı emekçilerin ilk büyük zaferini kazandırdı. Emperyalist savaşlardan, sömürüden, baskıdan bunalan emekçilere “biz başka alem isteriz” diyen ses ayağa kalkmış ve tarih sahnesinde yer almıştır. Lenin’in önderliğinde gerçekleşen Ekim Devrimi ile kurulan sosyalist devlet, tarih sahnesinde sadece ilk “büyük işçi iktidarı” olarak geçmemiştir. İlk sosyalist devlet olan Sovyetler Birliği, aynı zamanda faşizmi ezen, sömürge halklara bağımsızlık ve özgürlük yolunu açan, parasız eğitim, sağlık, kamu hizmetlerini yaygın bir biçimde emekçilere sunan, kadınların eşitliği için büyük atılım yapan, uzayın fethedilmesi ve bilimsel gelişmeleri önünü açan bir ülke yaratmıştır.

Ekim’in çağrısının ardından kurulan sosyalizm, geniş ekonomik kaynakların emekçiler lehine kullanıldığı, kimsenin kimseyi sömürmediği, temel ihtiyaçlar söz konusu olduğunda paranın değil, emekçilerin sözünün geçtiği, kadınların gerici toplumsal sistem tarafından eve hapsedilmediği, bir köylü çocuğunun uzaya çıkabildiği, bir sistem yaratmıştır.

Dünya’da emperyalist boğazlaşmanın doruğa çıktığı bir dönemde gerçekleşen Ekim Devrimi, yarı sömürge ve sömürgeleştirilen uluslar için de bir ilham kaynağı olmuştur.  Emperyalist paylaşımın bir parçası haline gelen Türkiye de, kuşkusuz Ekim Devrimi’nin yarattığı politik iklime doğmuştur. Ülkemizin emperyalist işgale karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinde ve ardından kurulan genç Cumhuriyet’in yanı başında ilk Ekim Devrimi’nin kurduğu Sovyetler Birliği yer almıştır.

Sovyetler Birliği’nin ardında bıraktığı dünyada Ekim Devrimi’nin önemi ve mirası dünden çok daha büyüktür. 20. yüzyılın tarihine damga vuran, o yüzyılı bir devrimler çağı haline getiren Ekim Devrimi’nin mirası bizi bir kez daha çağırmaktadır. Bugün emperyalist-kapitalist sistemin krizi ve bu krize dönük ürettiği yıkım Ekim Devrimi’nin öncesinden daha büyüktür. Emperyalist sistem dünyanın farklı coğrafyalarında ve bölgelerinde sömürüyü mutlaklaştırmak için canhıraş bir biçimde uğraşmaktadır. Ancak emperyalist sistemin bu çabası işçi sınıfının tarihsel yürüyüşünü durdurmaya yetmemektedir. Dünyanın dört bir yanında yağmaya karşı emekçilerin tepkisi arttıkça ve direniş büyüdükçe, emperyalist sistem kendi kazdığı çukura girecektir.

Bugün söylediklerimiz düş değil, hayal değil, gerçektir. Bugünün Türkiyesinde komünistlerin temsil ettiği emek, bağımsızlık, laiklik ve cumhuriyet, yeni Ekimlerin çağrısını zorunlu kılmaktadır. Ülkemiz ve bölgemiz, 100 yıl sonra bir kez daha bir kırılmanın eşiğine gelmiştir. Bunun yarattığı gerçeklik karşısında 107 yıl önce bugün Kışlık Saraya yürüyen işçi ve köylülerin temsil ettiği bayrağın dikilmesi dışında bir seçenek yoktur. Ülkemizin emekçilerini yeni bir cumhuriyet kavgasında Ekim’in çağrısına kulak vermeye çağırıyoruz.

Yeni Ekimler kapımızda ve bizim elimizdedir

Türkiye Komünist Hareketi

107’nci yıldönümünde şan olsun Ekim Devrimi’ni yaratanlara!

Selam olsun Ekim Devrimi’ni yaşatanlara!

Ekim Devrimi bir başlangıçtı

Buz kırılmış yol açılmış

Mazlum Halklara insanlığın kurtuluş yolu gösterilmişti

Devrimler Kartalı Lenin, ne kadar güzel tanımlıyor Ekim Devrimi’ni:

“Biz başlangıcı yaptık. Ne kadar zamanda, ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu eseri sonuna kadar vardırırlar, bunun önemi yok. Önemli olan, buzun kırılmış, yolun açılmış ve gösterilmiş olmasıdır.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 522, İnter Yayınları)

Bu ülkede, buzu kırmak, yolu açmak, 1917’de insanlığın önüne konulan muazzam eseri sonuna kadar vardırmak görevi omuzlarına tarihen yüklenmiş Gerçek Devrimciler olarak, Bilimsel Sosyalizmin 20. Yüzyıldaki en büyük geliştiricisinden biri olan Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencileri olarak, tüm devrimci heyecanımızla, devrimci coşkumuzla, devrimci inancımızla, Ekim Devrimi’nin 107’nci yıldönümünü kutluyouz.

107 yıl önce, kızıl kor önce dünyanın altıda birini sardı. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra kızıl kor dünyanın üçte birini sardı

2024 yılı dünyasında, Kahraman Gerilla Che’nin deyimiyle insan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistlerinin dizginsiz ve pervasızca dünya halklarına kan kusturdukları bir dönemde, Ekim Devrimi ve önderi Lenin Usta, halklara yol göstermeye, değerinden hiçbir şey kaybetmeyen bir altın gibi parlamaya devam ediyor.

107”nci yıldönümünde Ekim Devrimi, AB-D Emperyalistlerinin kararttığı dünyamızda, insanlığı aydınlığa kavuşturacak ve ısıtacak, ama aynı zamanda insanlık düşmanlarını yakıp kavuracak bir güneş olarak, Dünya Halklarının önünde bir umut olarak duruyor.

Hiç kuşku yok ki, insanlığın görmüş olduğu bu en büyük sosyal devrim yeniden kızıl kor olup dünyayı saracak.

Çünkü; “Bu büyük gün bir o kadar geride kaldıkça, Rusya’daki proleter devrimin önemi bir o kadar berraklaşıyor, biz de bir bütün olarak çalışmamızın pratik deneyimlerinin anlamını bir o kadar derinden idrak ediyoruz.” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt: 6, s. 516, İnter Yayınları)

Exit mobile version