CUMHURİYETİMİZİN 101. YILI KUTLU OLSUN!

Grup Yorum’un tarihi ve müzikal önemi

Grup Yorum, 1985 yılında dört üniversite öğrencisi tarafından kurulan ve Türkiye’de protest müziğin simge isimlerinden biri haline gelmiş bir müzik grubudur. Adını “yorum” kelimesinden alan grup, özgün müzik, protest müzik ve Anadolu rock tarzlarında eserler üretmiş; şarkılarında kapitalizm, emperyalizm, özgürlük, eşitlik ve halkların hakları gibi konuları işlemeyi kendine misyon edinmiştir.

Anadolu’da konuşulan Kürtçe, Zazaca, Lazca, Arapça ve Çerkesçe dahil birçok dilde şarkılar söyleyerek Türkiye mozaiğini yansıtmış; mey, bağlama, kaval gibi yerel çalgıları gitar, keman, trompet gibi batı enstrümanlarıyla birleştiren özgün bir müzikal tarz geliştirmiştir.

Grubun ilk albümü Sıyrılıp Gelen 1987’de yayımlandı ve kısa sürede geniş kitlelere ulaştı. O tarihten bu yana Grup Yorum 23’ü aşkın albüm yayınladı ve toplamda iki milyondan fazla satış rakamına ulaştı. Şarkıları milyonlarca dinleyici tarafından ezbere bilinir hale gelirken, grup üyeleri zaman içinde bir kolektif gibi sık sık değişse de Grup Yorum adı etrafında geniş bir dinleyici dayanışması oluştu.

25. kuruluş yılında, 12 Haziran 2010’da İstanbul İnönü Stadyumu’nda düzenledikleri konser 55 bin izleyiciyle Türkiye’nin en büyük biletli konserlerinden biri olarak tarihe geçti. Yine 15 Nisan 2012’de İstanbul Bakırköy Halk Pazarı’nda gerçekleşen “Bağımsız Türkiye” temalı halk konserine bir milyondan fazla dinleyici katıldı. Grup Yorum, sadece konserlerle değil, grevlerden sokak eylemlerine sayısız toplumsal harekete şarkılarıyla destek vermiş; latin Amerika’nın Nueva Canción akımından da etkilenerek ezilen halkların sesi olmayı hedeflemiştir.

2000’lerden itibaren artan baskılar ve konser yasakları

1980’lerden itibaren devletin sansür ve baskısıyla karşılaşan Grup Yorum üzerindeki baskılar, özellikle 2000’li yıllarda yeni bir boyut kazandı. Bu dönemde sansür, sadece radyo-TV gibi mecralarda uygulanan yasaklarla sınırlı kalmadı, fiziksel müdahalelere dönüştü. Örneğin 2006’da yayımlanan Yıldızlar Kuşandık albümü “örgüt propagandası” içerdiği iddiasıyla toplatıldı.

2010’lu yıllara gelindiğinde Grup Yorum konserlerine getirilen yasaklar neredeyse kurumsallaştı: Özellikle her yıl on binlerce kişinin katıldığı “Bağımsız Türkiye Konserleri” valiliklerce defalarca iptal edildi. İstanbul’da Yenikapı Meydanı ve Bakırköy Halk Pazarı gibi büyük açık alanlarda planlanan ücretsiz halk konserlerine “toplumda infial uyandırabilir” veya “kamu güvenliği” gibi gerekçelerle izin verilmedi. Hatta 2015’te TBMM’de kabul edilen İç Güvenlik Yasası’nın hemen ardından, 12 Nisan 2015 Pazar günü Bakırköy’de yapılması planlanan 5. Bağımsız Türkiye Konseri iptal edilerek, yasa sonrası ilk yasaklanan kitlesel etkinlik oldu. Bu konser yasağı bir dönüm noktasıydı; o tarihten sonra Türkiye’de Grup Yorum’un büyük ölçekli hiçbir konserine izin çıkmadı

Grup, 12 Nisan 2015’teki yasağa tepki olarak mahalle aralarında kamyon kasalarında mini konserler vermeyi denedi ancak polis dinleyicilere biber gazıyla müdahale ederek grubun sokakta şarkı söylemesini dahi engelledi. 2016 yılı Ocak ayında İzmir’de bir konserleri son anda iptal edilmiş; konser salonu önünde toplanan genç dinleyiciler ile çevik kuvvet arasında arbede yaşanmış, polis kitleyi tazyikli su ve biber gazıyla dağıtmıştı.. Bu tablo, Grup Yorum’un geniş halk desteğinin iktidar nezdinde yarattığı rahatsızlığın göstergesi oldu.

2016 yılı Temmuz’unda yaşanan darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) dönemi ise Grup Yorum üzerindeki baskıyı iyice artırdı. Grubun faaliyet merkezi olan İstanbul Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi OHAL’in hemen ardından, Ekim ve Kasım 2016’dan başlayarak defalarca polis baskınına uğradı; enstrümanlar kırıldı, ekipmanlara el konuldu. Bu baskınların hemen hepsinde konser afişleri ve albüm materyalleri “suç unsuru” gibi görülerek toplandı.

Aynı dönemde Grup Yorum şarkıları resmi makamlara göre iyice hedef haline geldi: Bazı şarkıların yasa dışı DHKP-C örgütü militanlarına adanmış olması gerekçesiyle grubun örgütle “organik bağı” olduğu iddia edildi. Grup Yorum üyeleri bu suçlamayı “Organik bir bağımız yok” diyerek reddetmiş olsa da, iktidar kanadı grubun müziğini terör propagandası olarak niteleyip yasakçı tutumunu sürdürdü. 2016’da İstanbul Valiliği, bir yıl içindeki ikinci Grup Yorum konserini de iptal ederken, konsere gelen dinleyiciler dağıtıldı.

Valiliklerin yasak kararları nedeniyle bazı özel konser salonları da Grup Yorum ile anlaşmalarını iptal etmek zorunda kaldı. Tüm bu engellemelere karşı grup, son çare olarak internet üzerinden ücretsiz yayınlar yapmaya başladı. Nitekim son yıllarda resmi izinli konser veremeyen Grup Yorum, 2018-2019 arasında üç kez çevrimiçi konser düzenleyerek dinleyicisine ulaşmaya çalıştı.

Grup üyelerine yönelik gözaltı ve tutuklama süreçleri

Grup Yorum, müziği nedeniyle sadece sahnede değil hukuk alanında da baskı altındaydı. Grup üyeleri aleyhine yıllar içerisinde 400’ün üzerinde dava açıldı; birçok albümü toplatıldı, şarkı sözleri “suç delili” sayıldı. 1990’larda grup elemanları pek çok kez gözaltına alınmış, özellikle üniversitelerde vermeyi planladıkları konserler sıkça iptal edilmişti.

Ancak üyeler bazında en kapsamlı operasyonlar 2010’ların ikinci yarısında gerçekleşti. İlk büyük dalga, 2016 yılının sonbaharında yaşandı: 18 Kasım 2016’da İstanbul Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’ne düzenlenen polis operasyonunda gözaltına alınan sekiz Grup Yorum üyesi, çıkarıldıkları mahkemece “polise mukavemet, hakaret ve terör örgütü üyesi olma” suçlamalarıyla tutuklandı. Tutuklananlar arasında grubun tanınan elemanlarından İnan Altın, Selma Altın, Ali Aracı, Sultan Gökçek, Helin Bölek, Fırat Kıl, Dilan Poyraz ve Abdullah Özgün bulunuyordu. Bu operasyon sırasında kültür merkezinde bulunan ve tadilat işinde çalışan üç işçi de gözaltına alınıp daha sonra ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı.

2016 Kasım tutuklamaları sonrasında açılan davanın ilk duruşmasında mahkeme sürpriz bir kararla tüm Grup Yorum üyelerini 96 gün sonra tahliye etti. Fakat tahliyeden kısa süre sonra baskılar bitmedi. 2017 yılı Mayıs ve Eylül aylarında İdil Kültür Merkezi tekrar basıldı; bu kez farklı üyeler tutuklandı. Örneğin Sultan Gökçek Mayıs 2017’den, Helin Bölek ve Dilan Ekin Ağustos 2017’den, Bahar Kurt Eylül 2017’den itibaren tutuklu kaldılar. 2018’de de Ekim ve Kasım aylarında düzenlenen yeni operasyonlarla tutuklamalar devam etti. Bu süreçte, bir kısım Grup Yorum üyesi ise haklarındaki davalar nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Grubun eski üyelerinden Selma ve İnan Altın çifti 2018’de Fransa’ya iltica talebinde bulundular.

2019 başı itibarıyla tablo oldukça ağırdı: Halen sekiz Grup Yorum üyesi farklı cezaevlerinde tutuklu bulunurken, İçişleri Bakanlığı altı grup üyesini “aranan teröristler” listesine eklemişti. Bu listede Ali Aracı, İbrahim Gökçek, İnan Altın, Selma Altın, Emel Yeşilırmak ve İhsan Cibelik “gri kategori”de yer alıyor; ihbar edenlere 300 bin TL ödül vaad ediliyordu.

Yani grup elemanları adeta ülkenin en tehlikeli suçluları gibi sunulmaya çalışıldı. Öte yandan yıllar süren tutukluluk süreçlerinde işkence ve kötü muamele iddiaları da gündeme geldi. Tutuklu Grup Yorum üyeleri kimi zaman cezaevinde maruz kaldıkları hak ihlallerini kamuoyuna duyurmaya çalıştılar. Örneğin 2018’de tutuklu üyelerden İbrahim Gökçek, cezaevinde kitap istediği için gardiyanlarca darp edildiğini avukatları aracılığıyla iletmişti. Tüm bu yaşananlar, Türkiye’de muhalif sanatçı olmanın bedelini gözler önüne serdi.

Açlık grevleri ve ölüm oruçları (Helin Bölek, İbrahim Gökçek vb.)

Uzun süredir devam eden konser yasakları ve tutuklamalar, 2019 yılında Grup Yorum üyelerini en radikal direniş yöntemlerinden birine, açlık grevine, yöneltti. Tutuklu üyeler Helin Bölek, İbrahim Gökçek, Bahar Kurt, Barış Yüksel ve Ali Aracı 17 Mayıs 2019’da cezaevinden yaptıkları açıklamayla “süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi”ne başladıklarını duyurdular. Bu eylemin temel talepleri; açılan davaların düşürülmesi, Grup Yorum üzerindeki konser yasaklarının kaldırılması, tutuklu üyelerin serbest bırakılması ve İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis baskınlarının son bulmasıydı. Yine aynı açıklamada, İçişleri Bakanlığı’nın terör listesine alınan üyelerin isimlerinin bu listelerden çıkartılması da talepler arasında sayıldı.

Açlık grevindeki üyelerden bazıları, aylar ilerledikçe kritik eşiklere ulaştı. Helin Bölek ve Bahar Kurt, tutuklu başladıkları eylemleri sırasında sağlık durumları kötüye giderken 20 Kasım 2019’da görülen duruşmada tahliye edildiler. Cezaevinden çıktıktan sonra da açlık grevine son vermeden “Direniş Evi” olarak adlandırdıkları İstanbul Sarıyer’deki evde eylemi sürdürdüler. Diğer yandan Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İbrahim Gökçek, açlık grevinde 200’lü günleri geride bırakınca 4 Ocak 2020 itibarıyla eylemini ölüm orucuna dönüştürdüğünü duyurdu. Helin Bölek de açlık grevinin 7. ayına girerken, 20 Ocak 2020 tarihinde kendi eylemini ölüm orucuna çevirdi. Artık amaç, talepler karşılanana dek yalnız su ve şeker alarak bedenlerini ölüme yatırmaktı.

Maalesef bu direniş, 2020 baharında ardı ardına acı kayıplarla sonuçlandı. Helin Bölek, tam 288 gün süren ölüm orucu eyleminin sonunda 3 Nisan 2020’de hayatını kaybetti. Helin, son nefesine dek “başımız dik çıktık” diyerek taleplerinin meşruluğunu vurgulamıştı. Helin’in cenazesi İstanbul’da polis ablukası altında kaldırıldı; güvenlik güçleri, çok sayıda seveninin katılmak istediği cenaze törenine pandemi tedbirlerini gerekçe göstererek müdahale etti.

Helin’in ardından, yaklaşık bir ay sonra bu kez İbrahim Gökçek’ten iyi haber beklenirken kötü haber geldi. 24 Şubat 2020’de Adli Tıp Kurumu “cezaevinde kalamaz” raporu verince tahliye edilen ve eylemini hastanede sürdürme kararı alan İbrahim Gökçek, 5 Mayıs 2020’de ölüm orucunu 323. gününde sonlandırdı. Ölümle burun buruna gelen İbrahim, yetkililerden taleplerinin duyulduğuna dair işaretler alınınca yaşama tutunmak istemişti.

Nitekim hükümete yakın bazı kaynaklar, Grup Yorum’un uzun süredir İstanbul’da yapamadığı konserin düzenlenebilmesi için girişimler olduğundan bahsetmiş; ancak bu resmi olarak teyit edilmemişti. Ne yazık ki İbrahim Gökçek, eylemi bitirdikten sadece iki gün sonra, 7 Mayıs 2020’de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Böylece Grup Yorum, tarihinde ilk kez iki üyelerini peş peşe “şehit verdiklerini” açıkladı; Helin Bölek 28, İbrahim Gökçek ise 40 yaşında hayata veda etti.

Helin ve İbrahim’in açlık grevi eylemleri, Türkiye’de ve dünyada büyük yankı uyandırdı. Ölüm oruçları boyunca her iki müzisyene zorla müdahale edilmemesi için birçok kesim çağrı yaptı. Helin Bölek ölüm orucundayken ziyaretine giden bazı milletvekillerine, talepleri kabul edilip konser sözü verilirse eylemi sonlandıracağını söylemişti. Ne var ki bu söz bir türlü gelmedi. İbrahim Gökçek de Helin’in vefatından kısa süre önce kaleme aldığı mektubunda, “Bas gitarımı elimden aldılar, kendimi ifade etmek için bedenimi enstrüman yaptım” diyerek yaşadıkları çaresizliği dile getirmişti. Helin’in ardından hastanede ölüm kalım mücadelesi verirken babası Ahmet Gökçek aracılığıyla hükümete “Oğlumun talepleri makul ve hukuki, lütfen sesini duyun, bir evladımı kaybettim, İbrahim’i de kaybetmeyelim” mesajı gönderdi. Ancak bu çağrılar da sonuçsuz kaldı.

Ulusal ve uluslararası tepkiler

Grup Yorum’a yönelik baskılar ve özellikle 2020’de Helin Bölek ile İbrahim Gökçek’in hayatlarını kaybetmesi, hem Türkiye içinde hem uluslararası arenada geniş yankı buldu. Türkiye’de muhalefet partileri ve insan hakları örgütleri, Grup Yorum üyelerinin maruz kaldığı muameleyi sıklıkla gündeme getirdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), daha Helin Bölek henüz hayattayken uluslararası camiaya acil eylem çağrısı yaparak “Grup Yorum üyeleri 230 günü aşkın süredir açlık grevinde, ölümleri önlemek için uluslararası kurumlar acilen harekete geçmeli” mesajını iletti. HDP’nin açıklamasında Grup Yorum’un 1985’ten bugüne 23 albüm ürettiği, sayısız konserinin yasaklandığı, üyelerinin tutuklanıp işkence gördüğü hatırlatılarak “tüm baskılara rağmen hem Türkiye’de hem yurt dışında çok popüler olmaya devam ettikleri” vurgulandı.

Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’in direnişine, birçok sanatçı ve aydın da bireysel olarak destek verdi. Sosyal medyada “Grup Yorum halktır, susturulamaz” sloganı etrafında binlerce paylaşım yapıldı. Örneğin Helin ve İbrahim’in anısına insanlar otobüslerde, vapurlarda Grup Yorum şarkıları söyleme çağrıları başlattı. Helin Bölek’in cenazesinde ve İbrahim Gökçek’in Kayseri’deki cenazesinde, polis engellemelerine rağmen sevenleri onların türküleriyle veda etti. Ayrıca, Türkiye Müzik İşçileri Sendikası gibi meslek örgütleri basın açıklamaları yaparak “sanatçılara yaşatılan bu zulmün son bulmasını” talep etti.

Uluslararası alanda da Grup Yorum’un mücadelesi önemli bir örnek olarak görülüyor. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Helin Bölek’in ölümünün ardından Türkiye’yi ifade özgürlüğü ve sanatçılara yönelik baskılar konusunda eleştiren bir bildiri yayımladı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, özellikle Grup Yorum’un kitlesel dinleyiciye sahip olduğu Almanya ve Fransa’da dayanışma eylemleri düzenlendi. Paris ve Berlin’de müzisyenler bir araya gelerek Grup Yorum’un şarkılarını Türkçe ve kendi dillerinde seslendirdikleri dayanışma etkinlikleri yaptılar. 2019’da Fransa’da Grup Yorum’la dayanışmak için başlatılan imza kampanyasına dünyanın farklı ülkelerinden sanatçılar katıldı.

Öte yandan, Türkiye hükümetinin Grup Yorum’u terörle ilişkilendirme çabaları bazı yabancı devletlerde de etkisini gösterdi. Almanya, Türkiye’de yasaklı olan DHKP-C örgütü ile bağlantılı görülmesi nedeniyle uzun süre Grup Yorum konserlerine mesafeli yaklaştı. Hatta Alman İçişleri Bakanlığı’nın Mayıs 2017’de bazı eyaletlere gönderdiği yazıda Grup Yorum konserlerine izin verilmemesini tavsiye ettiği ortaya çıktı. Nitekim Kasım 2019’da Köln’de Grup Yorum üyeleriyle dayanışma amacıyla planlanan bir konser, Alman polisi tarafından “yasaklı örgüt propagandası yapılacağı” şüphesiyle baskın yapılarak iptal edildi.

Bu durum, Türkiye’deki baskının uluslararası boyuta taşındığına dair eleştirilere yol açtı. Grup Yorum ise Almanya’daki iptal üzerine yaptığı açıklamada “Alman emperyalizmi, Türkiye faşizmi ile işbirliği yapmıştır” ifadelerini kullandı. Tüm bu engellemelere rağmen Grup Yorum, başta Avrupa olmak üzere yurt dışında birçok ülkede destek bulmaya devam ediyor. 2020’de Helin ve İbrahim’in ölüm oruçları dünya basınında geniş yer buldu; The Guardian, BBC, Reuters gibi uluslararası medya organları grubun mücadelesini haberleştirerek küresel kamuoyunun dikkatini çekti.

Son yıllardaki gelişmeler ve güncel durumları

Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’in 2020’deki kayıplarının ardından Grup Yorum faaliyetlerine yeni üyelerle devam etmeye çalıştı. Grubun diğer tutuklu üyeleri de 2020 yılı içinde görülen duruşmalarda peyderpey tahliye oldular. Örneğin Barış Yüksel 2020 baharında adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı; böylece Türkiye’de o dönem tutuklu Grup Yorum üyesi kalmadığı bilgisi basına yansıdı. Ancak haklarında açılmış davalar sürdü ve bazıları için yıllar sonra hapis cezaları verildi.

İbrahim Gökçek’in eşi olan ve 2017’den beri tutuklu yargılanan Sultan Gökçek, 22 Ocak 2019’daki duruşmada tahliye edilmiş, benzer suçlamalarla yargılanan diğer üyeler Helin Bölek ve Bahar Kurt’un tutukluluğu ise o tarihte devam etmişti. Bu davalar 2020 sonrasında büyük ölçüde düşerken, grup elemanları uzun hapis süreçlerinin ardından özgürlüklerine kavuştu. Yurt dışında bulunan İnan ve Selma Altın gibi üyeler ise Türkiye’ye dönmeyip sanat çalışmalarını sürgünde devam ettirme yolunu seçti.

Konser yasağı ise fiilen devam ediyor. 2020 ve sonrasında COVID-19 pandemisinin kısıtlamaları da eklenince, Grup Yorum Türkiye’de resmi bir konser veremedi. 1 Temmuz 2021’de İstanbul Beyoğlu’nda bir tiyatro sahnesinde gerçekleştirmeyi planladıkları internet konseri kaydı dahi kaymakamlık tarafından “izin alınmadığı” gerekçesiyle yasaklandı. Grup Yorum, bu yasağa tepki göstererek “Helin ve İbrahim konser yapma hakkı için ömürlerini verdi. Onların yarattığı değere sahip çıkacağız, konser hakkımız engellenemez” şeklinde açıklama yaptı.

Sonraki aylarda grup elemanları küçük ölçekli etkinliklerle dinleyiciyle buluşmanın yollarını aradı. Kasım 2021’de Avrupa turnesine çıkan Grup Yorum, Londra’da 1400 seyircinin izlediği bir salon konseri gerçekleştirdi. Yine 2022 ve 2023 yıllarında bazı Avrupa şehirlerinde “Grup Yorum’a Özgürlük” temalı etkinliklerde sahne aldılar. Bu konserlerde grubun sürgündeki eski üyeleri de zaman zaman sahneye çıkarak dayanışma sergiledi.

2025 yılına gelindiğinde ise iktidarın Grup Yorum’a yönelik sansürü dijital platformlara kadar uzandı. Mayıs 2025 sonunda ortaya çıkan haberlere göre, Grup Yorum’un 2006-2024 arasında çeşitli kullanıcılar tarafından YouTube’a yüklenmiş 454 video ve şarkısı, toplam 205 milyon izlenmeye ulaşmış olmalarına rağmen milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle Türkiye’de erişime engellendi. YouTube, mahkeme kararı olmaksızın sadece idari talep ile bu içerikleri Türkiye içinden görünmez hale getirdi. Devamında, grubun Spotify üzerindeki şarkıları ve albümleri de benzer şekilde platformdan kaldırıldı. Bu durum ülkede müzik ve ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Sosyal medyada binlerce kullanıcı “Grup Yorum susturulamaz” etiketiyle tepki gösterirken, birçok kişi playlistlerinde Grup Yorum şarkılarını paylaşarak sansürü protesto etti. Grup Yorum cephesi de yaptığı açıklamada “AKP faşizmi, emperyalizmin talimatları doğrultusunda Grup Yorum’a saldırmaya devam ediyor. Konser yasaklarından sonra şimdi de YouTube’daki şarkılarımız hükümet tarafından kaldırıldı… Dört bir yandan saldırarak bir halkın belleğinden Grup Yorum’u silmeye çalışıyorlar” diyerek bu hamleyi kınadı.

Tüm bu engellemelere rağmen Grup Yorum, 40. yılında hâlâ önemli bir toplumsal muhalefet sembolü olmayı sürdürüyor. Şarkıları dillerden düşmeyen grup, Türkiye’de geniş kitleler nezdinde “Halkın sesi” olarak görülmeye devam ediyor. Grubun avukatlarının belirttiği gibi, bugün Grup Yorum’a yönelik erişim engelleri Anayasa’nın 26 ve 27. maddelerindeki düşünce ve sanat özgürlüğü güvencelerine aykırıdır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü koruyan 10. maddesinin de ihlal edildiği bu sansür tablosu, iktidarın muhalif her türlü sesi susturma politikasının bir parçası olarak değerlendiriliyor. 2025 itibarıyla, Grup Yorum’un bazı üyeleri Türkiye’de, bazıları ise yurt dışında yaşamlarını sürdürürken; grup geleneği yeni katılımlarla yaşatılmaya çalışılıyor. Halen cezaevinde bulunan tek tük grup üyeleri varsa da (örneğin Ali Aracı 2023’te cezaevlerindeki “kuyu tipi” hücre uygulamasına karşı bir süre açlık grevi yapmıştır), büyük çoğunluğu özgür şekilde mücadelesine devam ediyor.

Sonuç olarak, “Türküler susmaz, halaylar sürer” sözü Grup Yorum için bir kez daha gerçek oluyor; 40 yıllık tarihleri boyunca türlü bedeller ödeyen grup üyeleri, halihazırda yasakları aşmanın alternatif yollarını bularak türkü söylemeye devam ediyorlar.

Önemli Gelişmelerin Kronolojisi

TarihOlay
1985Grup Yorum, 12 Eylül darbesi sonrası dört üniversiteli gencin girişimiyle İstanbul’da kuruldu. İlk konserlerini “Bana Bir Türkü Söyleyin Yarınlara Uzansın” adıyla verdiler.
1987İlk albüm Sıyrılıp Gelen yayımlandı ve büyük ilgi gördü. Ancak TRT, albümü denetim gerekçesiyle çalmayı yasaklayarak gruba ilk resmi sansürü uyguladı.
1990’larGrubun politik içerikli şarkıları nedeniyle üniversite konserleri sık sık iptal edildi; üyeler defalarca gözaltına alındı. Albümlerine toplatma davaları açıldı.
12 Haziran 2010Grup Yorum’un 25. yıl dönümü konseri, İstanbul İnönü Stadı’nda 55 bin kişinin katılımıyla gerçekleşti . Bu konser, Türkiye’de o güne dek yapılan en büyük kitlesel rock konserlerinden biri oldu.
15 Nisan 2012“4. Bağımsız Türkiye” Halk Konseri, İstanbul Bakırköy’de düzenlendi. Bir milyonu aşkın katılımcıyla Grup Yorum tarihinin en kalabalık konseri gerçekleşti.
27 Mart 2015İç Güvenlik Yasası yürürlüğe girdi. Bu yasanın hemen ardından Grup Yorum’un 12 Nisan’da Bakırköy’de yapacağı 5. Bağımsız Türkiye Konseri, valilik kararıyla iptal edildi. Bu tarihten sonra grup, büyük açık hava konseri izni alamadı.
24 Kasım 2016OHAL döneminde İstanbul Okmeydanı İdil Kültür Merkezi’ne baskın düzenlendi. Sekiz Grup Yorum üyesi “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. Aralık 2016’da başlayan davada 96 gün sonra tüm üyeler tahliye edildi.
2017Yıl içinde İdil Kültür Merkezi’ne tekrar baskınlar yapıldı (Mayıs, Ağustos, Eylül). Helin Bölek, İbrahim Gökçek, Bahar Kurt gibi üyeler bu operasyonlarda tutuklandı. Grubun bazı üyeleri (İnan ve Selma Altın) haklarındaki iddialar nedeniyle yurt dışına çıktı.
17 Mayıs 2019Cezaevindeki 5 Grup Yorum üyesi (Helin Bölek, İbrahim Gökçek, Bahar Kurt, Barış Yüksel, Ali Aracı) süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladı. Talepleri: konser yasaklarının kalkması, tutuklu üyelerin bırakılması, haklarındaki davaların düşmesi olarak açıklandı.
20 Kasım 2019Helin Bölek ve Bahar Kurt, tutuklu yargılandıkları davada ara kararla tahliye edildiler. Açlık grevine cezaevi dışında, “Direniş Evi”nde devam ettiler.
Ocak 2020Açlık grevleri kritik eşiğe ulaştı. İbrahim Gökçek 4 Ocak’ta, Helin Bölek 20 Ocak’ta eylemlerini ölüm orucuna çevirdiklerini duyurdular. Bu aşamada iki müzisyen sadece B1 vitamini, su ve şeker alarak ölüm riskini göze aldı.
24 Şubat 2020Adli Tıp Kurumu raporuyla İbrahim Gökçek’in cezaevinde kalamayacağı belirtildi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, 252 gündür açlık grevinde olan İbrahim Gökçek’i tahliye etti. İbrahim hapishaneden çıkar çıkmaz Direniş Evi’ne gelerek eylemine devam etti.
3 Nisan 2020Helin Bölek, ölüm orucunun 288. gününde yaşamını yitirdi. Helin’in cenazesi İstanbul’da polis ablukası altında toprağa verildi; ölümü tüm dünyada “sanat için ölüme yattı” manşetleriyle yankı buldu.
5 Mayıs 2020İbrahim Gökçek, 323 gündür sürdürdüğü ölüm orucu eylemini sonlandırdı. Taleplerinin kısmen duyulduğuna dair umutla hastanede tedaviyi kabul eden İbrahim’in sağlık durumu kritik seviyedeydi.
7 Mayıs 2020İbrahim Gökçek, eylemi bıraktıktan iki gün sonra, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Böylece Grup Yorum’un iki üyesi, Helin ve İbrahim, 2020 baharında ardı ardına yaşamını yitirmiş oldu.
1 Temmuz 2021İstanbul Beyoğlu’nda kaydı yapılmak istenen Grup Yorum internet konseri, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Grup Yorum, “Konser hakkımız engellenemez” diyerek yasağa tepki gösterdi.
28 Kasım 2021Grup Yorum, Londra’da bir salon konseri düzenleyerek yurt dışındaki dinleyicileriyle buluştu (yaklaşık 1400 kişilik katılım). Bu konser, Helin ve İbrahim’in vefatından sonra grubun gerçekleştirdiği en büyük kapalı alan etkinliği oldu.
30 Mayıs 2025Grup Yorum’un 2006-2024 arasında yayınlanmış 454 YouTube videosu ile Spotify’daki tüm şarkıları Türkiye’de dijital platformlardan kaldırıldı. Bu sansür kararı, ifade ve sanat özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Grup Yorum dinleyicileri sosyal medyada #GrupYorumSusturulamaz etiketiyle kararı protesto etti.
Exit mobile version