EMEP Tuzla İl Örgütünde bir araya gelen çeşitli iş kollarından işçiler, kampanyanın yaygınlaştırılması üzerine tartışmalar yaptı, “korkuyu aşmak için bu kampanya bize bir fırsat sunuyor.”
Merve İlhan’ın haberi
[email protected]
İstanbul — Emek Partisi (EMEP), kısa zaman önce işçilerin hak ve çıkarlarını korumak, geliştirmek ve yeni haklar elde etmek için girişilen sendikal örgütlenmelerin, sermaye ve iktidarları eliyle engellendiğine dikkat çekerek, “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyası başlattı.
Başlatılan kampanya çerçevesinde EMEP Tuzla İl Örgütünde bir araya gelen çeşitli iş kollarından işçiler, kampanyanın nasıl yaygınlaştırılması üzerine tartışmalar yaptı.
Yapılan toplantıda söz alan bir tersane işçisi, “Çok kötü şartlarda çalışıyor ve yaşıyoruz. Adamın kolu da gitse bacağı da gitse umurunda değil artık. Tersane işçilerini ‘Çok şükür ölmedik’ dedirttikleri bir noktaya getirdiler. Böyle düşünen bir işçi arkadaşımı nasıl örgütleyeceğim? ‘Ben tek başıma ne yapabilirim ki?’ diyor” diye konuştu. Yaşadıkları taşeron evlerinin oturdukları masa kadar olduğunu söyleyen işçi, “Daha bu kampanyaya el vermemek için nasıl yaşamamız, nasıl çalışmamız gerekiyor? Emek Partisinin başlatmış olduğu kampanya tam da bu nedenlerle çok önemli. Ben de şu an bu kampanyaya nasıl katkı sağlayabilirim diye düşünüyorum. Nasıl bilinçlendireceğiz? Diye düşünüyorum” dedi.
‘Kampanya işçilerin haklarını öğrenebilmesi için önemli’
Sendikalaştıkları için işten atılan ve 100 günü aşkın süredir işlerine sendikalarıyla beraber dönme mücadelesi veren TKIS Blinds işçileri de gerçekleştirilen toplantıya katıldı. İsteklerinin insanca yaşamak ve insanca çalışmak olduğunu bunu isteyince işten atıldıklarını anlatan TKIS Blinds işçileri, “Mücadelemize ket vurmak isteyenler, sendikalaşmayı bir suç olarak göstermekten geri durmuyorlar. Fabrikalarda yasal olmayan birçok şeyi yasalmış gibi uygulayıp, işçilerin birliğini bozmak için istedikleri gibi hareket ediyorlar. Bunun karşısında işçiler sendikalaşmaktan korkuyor. Bu kampanya ilk başta işçilerin haklarını öğrenmeleri için önem taşıyor.” diye konuştu.
‘Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırabiliriz’
Bir başka işçi ise yıllarca sendikalı, sendikasız metal fabrikalarında çalıştığını söyleyerek, “Örgütleniyorsun, yetki alıyorsun, sonra diyorlar ‘Patronun itiraz hakkı var.’ Sonra geçiyor 5 sene. İşte tam da orada patron başlıyor fabrikada at koşturmaya. İçeride kurulan birliği günden güne lağvediyor. Tam da burada bu kampanya çok önemli. Bu kampanya ile örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırabiliriz. Tıpkı bir öğün ücretsiz ve sağlıklı beslenme kampanyası gibi Emek Partisinin başlatmış olduğu bu kampanya da biz işçiler açısından can alıcı bir noktada durmakta. Biz işçiler ise bu kampanyaya nasıl dahil olacağımızı kendi koşullarımız ile belirleyebiliriz. Kimimiz fabrikaya imza kağıtlarını götürür, kampanyayı böyle anlatır ve yayar. Kimimiz iş çıkışında sohbetler ve buluşmalar ile bu işi daha da kalıcı hale getirir. Burada önemli olan ne yapacaksak birlikte yapmak ve açacağımız gediğe yarın sırtımızı dönmeden ilerlemek olacaktır” dedi.
Toplantıdaki işçilerden biri de, “Ben bu imza kağıtlarını fabrikada işçi arkadaşlarıma götürdüğümde sendikalı olabiliriz, yetkimiz olabilir. Ama bu kampanyayla daha fazlasını anlatmam gerektiğini düşünüyorum. Ben işçilerin bu kampanyaya sahip çıkacağını düşünüyorum. Bunu bilerek, hızla harekete geçmeliyiz” diye konuştu.
‘Hakim korkuyu aşma zamanı’
Bir başka işçi ise “Gerçekten gündem yaratmalıyız. Ben de tabii ki fabrikamda işçi arkadaşlarıma anlatıp, imza toplayacağım. İşçi sınıfını eritmeye başlayan yasalar karşısında bunun kaymağını yiyen birileri var. Kravatını bağlayan işçilerin karşısına geçti. Patron edasıyla durdular. Hangi sınıftan olduklarını bir bir gördük. Temelini anlatmak, sınıf bilincini kavratacak araçları sunmamız gerekiyor. İyi kötü biz bir şeyler biliyoruz. Anlatıyorsun, işçi birbirine güvenmiyor ya da ikna edemiyorsun. Evine ekmek götürebilmek için sadece çalışıyorlar. Olması gerekeni söylüyorum. ‘Aman abi kimsenin yanında deme bunları, gönderirler seni’ diyor. Hiçbir zaman aldıkları ücretten razı olmamışlar, ama bir şey de dememişler. Hep bir korku hakim. Şimdi bu korkuyu aşmak için bu kampanya bize bir fırsat sunuyor. En iyi şekilde değerlendirme vakti” dedi.
‘İşçinin kaybedecek bir şeyi kalmadı’
Söz alan bir işçi var olan umutsuzluğun kendilerini de etkilediğini söyleyerek, “Antep’ten Tuzla’ya Türkiye’nin dört bir yanında sermaye; ‘Ucuz iş gücü cenneti yaratacağım’ diyor. Eskiden Urfalı tersane işçileri içerisinde 18-20 yaşlarında bekar olanı görmezdik, hepsi evliydi. Şimdi hepsi bekar. Ama şunu görmemiz gerekiyor. İşçilerin eskiden kaybedecekleri yine bir şeyleri vardı. Ama şimdi kaybedecek bir şeyimiz yok. Eskiden işçi arkadaşlarımız bir şey söylediğimizde bize yüz çevirebiliyorlardı. Şimdi en geride duran bile durup ‘Durun, doğru söylüyorlar’ diyebilecek vaziyettedir. Ve bu daha da değişecektir. İhtiyacımız olan biraz öz güven ve devir bizim devrimiz. Şunu da unutmayalım. ‘Şunlar bir gitse’ diye medet uman çok işçi arkadaşımız var. Ama bilmeliyiz ki; bugün tek adam iktidarı devrilse CHP gelse gene aynı Şimşek ekonomi programını uygulayacaklar” diye anlattı.