UNİFAR İlaç Fabrikası Mimar Sinan Mahallesiyle Şekerpınar sınırında 1999 yılından beri faaliyet gösteriyor. Fabrika Şekerpınar sınırları içinde. Ama fabrikanın hemen dibinde Mimar Sinan halkı oturuyor.
Mimar Sinanlılar öfkeyle konuşuyor: “Özellikle akşamları koku oluyor. Bir de cuma akşamları. Artık dayanacak halimiz kalmadı. Zehir soluyoruz! Kapılarımızı, camlarımızı kapatsak koku tuvaletlerden, lavabolardan çıkıyor.”
Mahallenin yeni muhtarı Zülfü Erdoğan, tıpkı mahallenin diğer sorunları gibi bu işi de görev bilmiş. Tuzla, Gebze Belediyeleri, Tabibler Odası, Kimyacılar Odası… Başvurmadığı yer kalmamış. Muhtar Erdoğan kararlı:
“Üretmek dünyanın en kutsal işlerinden. Ama hiçbir şey insan sağlığından daha önemli değil.”
Tuzla Belediyesi şikayet dilekçelerine gönderdiği cevap yazısında şöyle diyor:
“Adı geçen fabrika ilçemiz sınırları dışındadır. Biz gerekli yazışmalarımızı yaptık.”
Tuzla’yı aşkla sevdiğini söyleyerek Belediye Başkanı seçilen Sayın Mehmet Demirci’ye soruyoruz:
Mimar Sinan halkı hangi sınırlar içerisinde?
Şifa’dan, Mimar Sinan’dan seçilen belediye meclis üyelerimize soruyoruz:
Bu koku size ulaşmıyor mu?
Mimar Sinan Mahallesi’nde UNIFAR İlaç Fabrikasından kaynaklandığı iddia edilen ağır koku problemi hakkında ilk duyumu aldığımızda, haberi araştırmak için mahalleye gittik. Önce muhtar Zülfü Erdoğan, ardından da vatandaşlarla görüştük.
Konuştuğumuz ev, fabrikanın hemen arkasında. Saat 17.00 civarı. Konuşma sırasında birden derinden gelen bir motor gürültüsü başlıyor. Belli ki, fabrikada bir ünite devreye girmiş. Ve hemen arkasından inanılmaz bir koku… Konuşmak için ağzınızı her açtığınızda sanki asit soluyormuş gibi genziniz yanıyor.
“Bu ne ki?” diyor mahalleli. “Sen bir de akşamları gör! Çoluk çocuk nefes alamıyoruz. Kapıları örttsek, lavabolardan, tuvaletlerden geliyor. Perişanız kızım, perişan.”
Görüşmelerimizi tamamlayıp gazetemize döndüğümüzde açıklamalarını almak için daha önce aradığım ve bana yazılı bir açıklama göndereceğini söyleyen Kimya Mühendisi Emine Özbek beni arıyor. Söyledikleri çok kısa: “Yazılı açıklama yapmak istemiyoruz. Mahalleye yayılan atık su problemini çözdük.”
“Siz bir koku hissediyor musunuz?” diye soruyorum telefonda Emine Hanım’a.
“Ben bu konuda yorum yapamam” diyor.
Kimya mühendisi Emine Hanım’ın, fabrika genel müdürünün, Tuzla Belediye Başkanımızın, Şekerpınar Belediye Başkanı’nın çocukları var mıdır bilmiyorum. Varsa bu kokuyu soluyarak büyümelerini isterler mi? Onu da bilmiyorum. Kokunun yarattığı teknik sonuçları da bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Mimar Sinan mahallesi berbat kokuyor. Haberi yazarken bile kokunun, ağzımda ve genzimde bıraktığı o acı tat hala yerinde…
Muhtar ne soruyor, raporlar ne diyor?
Mahalle muhtarı Sayın Zülfü Erdoğan seçildikten hemen sonra, Mayıs ayında Tuzla Belediyesi, Gebze Belediyesi, İl Çevre Sağlık Müdürlüğü, Tabibler Odası… gibi toplam 10 kuruma şikayet dilekçelerini vermiş. Dilekçelerinde fabrikadan kaynaklanan sıkıntıları özetleyip kokuya engel olunmasını ve bunun halk sağlığını tehdit eden boyutlarının incelenmesini istiyor.
Şekerpınar Belediyesi 22 Haziran’da cevap veriyor:
“Sızıntı sular tespit edilmiştir. 17 Mart’ta para cezası kesmiştik.”
Gebze Sağlık Grup Başkanlığı cevap veriyor:
“Atıkları İSKİ’ye bağlı. Herhangi bir sızıntı ve kokuya rastlanmadı.”
Tuzla Belediyesi cevap veriyor:
“Fabrika sınırlarımız içinde değil. Biz yazışmalarımızı yaptık.”
Gebze Sağlık Grup Başkanlığı diyor ki, “biz bir şeye rastlamadık” (!) Peki bu halk ne soluyor? Bizim de tanık olduğumuz koku ne? İnsanlar neden şikayet ediyor? Halk diyor ki, “Doktorlar geldiğinde, televizyoncular geldiğinde koku zaten olmuyor ki… Onlar gidince tekrar başlıyor.”
Kendi sınırları içindeki vatandaşının sağlığını korumak için Tuzla Belediyesi’ni göreve davet ediyoruz. Bu insanların soludukları şeyin ne olduğunu bilmiyoruz. Ama berbat bir kokunun olduğu su götürmez bir gerçek. Kurumların bu işe sahip çıkması gerek. Mahalle muhtarı elinde geleni yapıyor. Eğer Şekerpınar Belediyesi takip etmiyorsa, Tuzla Belediyesi vatandaşlarına sahip çıkmayacak mı?
ÜNİFAR ne diyor?
Objektif gazetecilik anlayışımızla, konunun asıl muhataplarından ÜNİFAR İlaç Sanayii yetkililerini de aradık. Konuyla ilgili görüştüğümüz Kimya Müh. Emine Özbek‘e sorunu ayrıntılarıyla anlattık ve eğer bir açıklamaları olacaksa bunu seve seve yayınlayacağımızı duyurduk. Bize teşekkür edip, bir-iki gün içinde açıklama göndereceklerini söylediler.
Fakat sonra ne olduysa Emine Hanım bizi aradı ve yazılı bir açıklama yapamayacaklarını söylediler. Yayınlanmasını istedikleri bilgi sadece şuydu:
“Atık sularda sızıntı olmaması için borularımızı değiştirdik. Yeni plastik borular koyduk. Artık sızıntı yoktur.”
“Yorum yapamamam.”
Sayın Emine Özbek‘e telefonda soruyoruz:
“Siz bir koku hissediyor musunuz?”
“Ben bu konuda bir yorum yapamam” diyor.
“Peki, siz bu fabrikanın çevre halkında sağlık sorunlarına sebep olmadığını mı söylüyorsunuz?”
“Ben öyle bir şey söylemedim. Ben yorum yapamam. Resmi raporumuz var. Önemli olan bu.” diyor. Biz de Sayın Özbek’in açıklamasına yer veriyoruz.
Taksime Çeri, Ev Kadını, Mimar Sinan mahallesinde oturuyor:
“Ben astım hastasıyım. Bu fabrika beni öldürüyor. Doktorlar temiz hava dedi. Buraya geldik. Arkamızdan bu fabrika geldi! Bu koku başladı mı nefes alamıyoruz. Zehirleniyoruz. Halimize bakan yok.”
Hatice Karakaya, Ev Kadını, Mimar Sinan mahallesinde oturuyor:
“Özellikle akşamları artıyor bu koku. Televizyonlar da geldi, çekti hep. Televizyonlar geldiğinde koku olmuyor. Ama şimdi halimizi görüyorsunuz. Dayanılacak gibi değil.”
Nevriye Gül, Ev Kadını, Mimar Sinan mahallesinde oturuyor:
“Bazen bacadan yemyeşil bir duman çıkıyor. Ardından koku başlıyor. Atıkları kanalizasyonlara verdiklerini söylüyorlar. Kapıları, camları kapatsak lavabolar, tuvaletlerden çıkıyor koku. Zehir soluyoruz.”