KONUĞUMUZ VAR
Burhanettin YILMAZ
Marmara Haber Express Yazı İşleri Müdürü
İstanbul Dernekler Federasyonu Genel Sekreteri
Kapitalizm ve Sevgisizlik
Evet kalmadı! Yaşadığımız bu ortamda doğruluğun ve dostluğun hiç bir önemi kalmadı. Herkes bunları konuşuyor. Sevgi kalmadı… İnsanlık kalmadı… Sadakat ve vefa kalmadı… Ülkede huzur kalmadı! İstikrar kalmadı, saygı ve demokratik hoşgörü kalmadı. Peki neden kalmadı bunlar, neden? İnsanın sahip olma duygusundan, her şeye hâkim ve egemen olma tutkusundan, biz değil, ben odaklı siyaset anlayışından. Kapitalist yaşam tarzından. Evet! Bunun cevabı açık açık ortada. Kapitalizmin insan yaşamına hâkim olması, egemen olması. Kısacası kapitalizmin insan yaşamının her alanına, her noktasına pervasızca girmesi. Bir insan vücuduna giren eroinin, insanı bağımlı yapması gibi.
Yaşamımızın her alanına teknolojisi ile giren kapitalist anlayış, basın ve yayın yoluyla, propaganda ve ajitasyon yaparak insanları olumsuz yönde etkiliyor. Sen istesen de istemesen de, karşı olsan da olmasan da onun yönlendirdiği yoldan gitmek durumunda, kalıyorsun. Ben buna masumane bir şekilde kapitalizmin dümen suyunda yüzmek diyorum. Ama bir de kapitalizme karşı görünüp vahşi kapitalizmi uygulayanlar var. Kapitalizmin borazanlığını istemeden yapanlar var. Kendini istemeden kapitalizme kaptıranlar var. İşte asıl tehlike bu! Vahim olan da bu. Kapitalizmin insana yapmış olduğu en büyük kötülük de budur. Parayla satın almayı, elde etmeyi, sonra da bunlarla hükmetmeyi öğretti. Daha çok, daha çok sahip olmayı öğretti.
Buna siyasi yaşamdan bir örnek verecek olursak, bir ilçe örgütünde bulunan bütün ekiplerin, kanatların, birlik ve beraberlik adına birleştiğini ve bir kişinin üzerinde uzlaşarak bir yere adaylaştığını düşün!
O da; koltuğu ele geçirir geçirmez, bir uzlaşının ürünü olmasına rağmen karar ve yetkileri kendi elinde tutmaya çalışsın. Başka ekip ve kanatları göz ardı etsin. Bununla da yetinmeyip o ilçede siyaset yapanları, siyasette iddia sahibi olanların hepsini devre dışı koyabilmek için, örgütün yapılanmasını, kimyasını kendisine göre değiştirerek açgözlülük yapsın. İşte bunun adına o zaman ne denir? Ben bu konuda çok söz söylemek istemiyor ve siz okurların değerlendirmesine bırakıyorum. Sadece kapitalizm ve sevgisizlik diyorum.
Sevgisizlik!
Bana göre;
Böyle bir sevgisizliğin içinde olmak, kendi ipini çekmektir. Emeğin, onurun kazanımlarını yok etmektir. Maalesef yetkiyi hak etmeyene sunmak demektir. Tekrar ediyorum. İşte kapitalizmin insana yapmış olduğu en büyük kötülük budur.
Ben duygusu…
Sahip olma tutkusu…
Sahip olmak için daha çok, daha çok insanı kullanmak, kırmak ve dökmek.
Kısacası insanları kullanarak mevkii ve yetki sahibi olduktan sonra toplumu hiçe saymak, bireysel çıkarlar için her yolu mubah görmek ne topluma ne de o yolu izleyenlere hiçbir şey kazandırmaz.
Kendimizin de toplumun bir parçası olduğumuzu unutmadan, herkesi kucaklayan, sevginin, saygının, dostluğun ve vefanın erdemlerini göz önünde bulunduran bir perspektif izlemeliyiz.
Saygılarımla.