Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik’e ait altın madeninde 13 Şubat 2024’te yaşanan ve 9 işçinin yaşamını yitirdiği facianın ikinci duruşması Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşmada, şirket yönetiminin sorumluluğu ve delil karartma iddiaları gündeme damga vurdu.
Yığın liçi yöntemiyle işletilen altın madeninde pasa dağı çökmüş, 9 işçi liç yığınının altında kalmıştı. Olayın ardından kamuoyunda büyük tepki toplayan ve “İliç Katliamı” olarak anılan facianın davasında, tutuklu ve tutuksuz sanıkların savunmaları alındı.
Tutuklu Sanıklar SEGBİS’le Bağlandı, Aileler Tepkili
Tutuklu sanıklar arasında yer alan Anagold Madencilik’in Operasyonlar Başkan Yardımcısı Iain Ronald Guille, Jeoteknik Başmühendisi Ali Rıza Kalender, Projeler Sorumlusu Shaun Schwartz, İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Selçuk Çiftlik ve İNR Mühendislik şirketi sahibi Ömer Ardıç, duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanıklar Erdi Seyhan, Aykut Ayderman ve Funda Ardıç ise salondaydı.
Projeler Sorumlusu Shaun Schwartz, savunmasında kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti ve “Asılsız suçlamalardan beraat etmek, adımı temize çıkarmak istiyorum. Bilirkişi raporlarında ciddi hatalar var. Facia sonrası ailemi görmeye gitmiş olmama rağmen geri döndüm,” dedi.
Bu sözler üzerine duruşma salonunda bulunan işçi Uğur Yıldız’ın ailesi tepki göstererek, “Bunlar kaçıp gitmedi mi!” ifadelerini kullandı.
Jeoteknik Başmühendis: “Uyarı Sistemi Talebim Reddedildi”
Jeoteknik Başmühendisi Ali Rıza Kalender ise facia öncesinde yığın liç alanında riskler tespit ettiğini, erken uyarı sistemi kurulması için yaptığı başvuruların reddedildiğini belirtti. Kalender, faciada kendisinin de ölümden şans eseri kurtulduğunu söyledi.
“Yığın altında kalmam işten bile değildi. Buna rağmen tüm sorumluluk bana yıkılıyor. Beraatimi talep ediyorum.”
Aile Avukatından Sert Sözler: “Sorumlu Belli, Anagold!”
Duruşmanın en dikkat çekici açıklamalarından biri, ölen işçi Uğur Yıldız’ın ailesinin avukatı Akçay Taşçı tarafından yapıldı. Av. Taşçı, mahkeme heyetinin yargılamadaki eksikliklerine dikkat çekti ve şirketin sorumluluktan kaçtığını vurguladı:
“Dosyada onlarca teknik savunma dinledik, ancak kim hangi işten sorumlu hâlâ net değil. Sanıkların görev tanımları belirsiz. Şirket ise tüm delil taleplerimizi yanıtsız bırakıyor. ‘Ben altın çıkarırım, ama sorumluluğu devrederim’ mantığıyla hareket ediyorlar. Anagold, iş sağlığı ve çevre güvenliği açısından birinci dereceden sorumludur ve delil saklamaktadır.”
Av. Taşçı, sanık avukatlarının bile müvekkillerinin görev tanımlarını net sunamadığını ifade ederek şunları söyledi:
“Bir sanık cezaevinde yatarken, onun üzerinde durmak yerine asıl sorumluları ortaya çıkarmak gerekir. Bu dava, sorumlular belirlenmeden adil şekilde sonuçlanamaz. Şirketin ‘mali sorumluluğu vardır’ cümlesini bile dosyada göremedik.”