Tuzla’da grevdeki Tarkett ve MKB Rondo işçileri dayanışma mesajı vererek metal iş kolundaki grev yasağına tepki gösterdi: “İki işçi yan yana gelince yasaklar başlıyor.”
Merve İLHAN
Eren YÜCEBOY
İstanbul
Metal iş kolu patronlarının örgütü olan MESS’in yüzde 40’lık zam dayatmasına karşı grev kararı alan metal işçilerinin grevleri, Cumhurbaşkanının resmi gazetede yayımlanan kararıyla birlikte yasaklanmış oldu. Tuzla’da ise farklı iş kollarından; bir yanda zemin kaplama üretimi yapan ve Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Tarkett’te, bir diğer yanda ise mukavva üretimi yapan ve Selüloz -İş Sendikasının örgütlü olduğu MKB Rondo Ffabrikasında grevler sürüyor. Cumhurbaşkanının son grev yasaklarına dair konuşmak üzere iki fabrikanın grev çadırlarında, grevci işçilerle bir aradayız…
İlk durağımız Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Tarkett, grevinin 90. gününde. İşçilerden Murat alıyor ilk sözü. Yasakların tek başına grev yasağından ibaret olmadığını, işçilerin her gün her türden yasaklar karşısında mücadele ettiğini ve grevlerinin de bir anlamda bu yasaklara karşı da bir grev olduğunu söylüyor.
“PATRONLARI KORUYORLAR”
Murat, grevlerin yalnızca ekonomik kazanımlara yol açmadığını, işçilerin bilinçlenmelerine vesile olan bir okul olduğunu belirtiyor. Grev yasaklarının esas gerekçesini de işçilerin bilinçlenmesinden ve bir araya gelmesinden olan korku olarak yorumlayan Murat, “Greve çıkan bir işçi, grev kazanımla sonuçlanmasa bile bir şeyleri kazanmıştır mutlaka. Dayanışmanın, mücadelenin, direnişin ne olduğunu anlamıştır; bunu kazanmıştır. Esas işte işçinin bunu kazanmasını istemiyorlar. Bir araya geldiğinde sahip olduğu gücü göremesin istiyorlar. Yasaklar da bu yüzden” diyor.
YASALAR İŞÇİLERE SINIRI ÇEKMİŞ AMA PATRONLAR İÇİN HER ŞEY MUĞLAK
“İşçilerin işini zorlaştırmak istiyorlar.” diye söze dahil oluyor bir başka işçi, “Devlet bütün yasalarıyla patronları koruyor. İşçiye hak veriyormuş gibi görünüyor ama aslında vermiyor. Grevdeyken yasak olmasına rağmen işveren grev kırıcılığı yapıyor. Devlet buna engel olmuyor. İşçinin neyi yapamayacağına dair bütün yasalar net. Açıkça ortaya konmuş. Ama patronları ilgilendiren bütün yasalar muğlak bırakılmış, ne yana çekersen çek.” diyor.
“GREVİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Tarkett işçisi, “Sağlam, dik ve iradeli durmalıyız” diye çağrı yapıyor bütün işçilere ve şöyle devam ediyor: “Yasaklar karşısında geri adım atmamalıyız. Herkesin de bu yasakların karşısında grevci işçilerin yanında olması gerekiyor. Ne kadar sesleri duyulursa ne kadar insan bu mücadeleye ortak olursa bu yasakların kırılması da o kadar mümkün olur.”
Aynı vakitte grevdeki Hitachi fFabrikasından bir işçi de ziyarete geliyor Tarkett çadırına. İşverenin mesaj gönderdiğini, pazartesi günü iş başına çağırdığını söylüyor: “23 yıllık işçiyim. İlk defa hakkımızı kazanmaya bu kadar yaklaştık. O yüzden bugün kazanmak zorundayız. Onlar istedikleri kadar yasaklasınlar, bizi işe çağırsınlar; biz grevimize sahip çıkacağız.”
“İŞÇİNİN YAN YANA GELMESİ YASAK”
Bir sonraki durağımız Kimya Sanayicileri Organize Sanayi Bölgesi. Grevlerinin 111. günündeler MKB Rondo işçileri. Necmi, yasakların grev anında başlamadığını, işçinin birlik olmaya başladığı ilk anda zaten yasaklarla mücadele etmek zorunda kaldığını söylüyor: “İki işçi yan yana gelip ‘sendika’ dediği esnada zaten yasaklar başlıyor. İşçinin yan yana gelmesi de yasak, anayasal hakkını kullanması da yasak, greve çıkması da yasak… Çünkü devlet patronları koruyup kolluyor. Devletin kendi bakanlığı, senin aldığın yetkiyi tanıyor. Ama aynı devlet patronlara kendi verdiği yetkiye itiraz etme hakkı da tanıyor.”
“İŞÇİNİN HAKKINI ARAMASI NEDEN GÜVENLİK MESELESİ OLSUN”
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde yer alan yasak gerekçesi de inandırıcı gelmiyor MKB Rondo işçilerine. Selüloz-İş İş Yeri Baş Temsilcisi Ufuk, devletin gerçek niyetini gizlediğini söylüyor. Yasaklanmasına rağmen grevlerini sürdürme kararı alan metal işçilerine de destek olunması gerektiği çağrısını yapıyor: “Kararlı durmaktan başka bir şansımız yok. Burada da biz benzer şeyler yaşadık. Sürekli polisin gözetimi altında bir şeyler yapmak zorunda kaldık. Çadıra çivi çaksak polis geliyor. Patron bizi şikayet ediyor, devletin polisi patronun şikayetiyle gelip bize müdahale ediyor. Ama bunu geri püskürtebilmenin tek yolu da kararlılıktan geçiyor. Sadece o fabrikada grevde olan işçilerin kararlılığı da değil. Herkesin, bütün insanların bu mücadeleye ortak olması, nerede bir grev varsa, o grevdeki işçinin yanında olması gerekiyor. Bu yasaklar delinecekse de böyle delinecek çünkü.”