
İhsan Çaralan / Evrensel Gazetesi
Gazetemiz Evrensel bugün 30 yaşında! Ama o sadece son 30 yılın değil binlerce yıllık insanlık tarihinin bütün birikimiyle donanmış bir bilge!
Ama o aynı zamanda, 30 yaşın olgunluğu yanında gerçeğin peşinde koşmaktan yorulmayan; sınıfsız, sömürüsüz, barış içinde bir insanlık dünyası mücadelesinin en önünde koşan enerjisi tükenmeyen bir genç!
Evrensel’in yayın yaşamına başladığı yıllarda dünya önceki yıllara göre bile çok daha karmaşıktı.

Henüz “küreselleşme”nin ipliği pazara çıkmamıştı. Tersine küreselleşen kapitalizm dünyasının sosyalizmin başaramadığı barış içinde sömürüsüz, hatta sınıfsız bir dünya amacını kapitalizm tarafından gerçekleştireceğini iddia eden en akıl dışı iddialar; neoliberalizmin ideologlarından eski Marksistlere kadar pek çok odak tarafından işçi sınıfı ve halkların başına boca ediliyordu!
“Tarihin sonuna gelindiğini” iddia eden Japon asıllı bir Amerikalı Fukuyama adeta zamane peygamberi olarak görülüyordu!
‘Karanlık bir dönemde’ emek mücadelesinin aydınlığına dayanarak
Ülkemizde ise tarihinin en karanlık dönemlerinden biri yaşanıyordu. Uğur Mumcu’dan Bahriye Üçok’a, Muammer Aksoy’dan Turan Dursun’a aydınların, gazetecilerin, Kürt iş insanlarının, Sivas yangınında aydınlarımızın, sanatçılarımızın katledildiği, Susurluk skandalıyla ülkenin sarsıldığı yıllardı.
Ama öte yandan işçi sınıfı mücadelesinin 1989 Bahar Eylemleri’nde sahneye yeniden çıkarak 12 Eylül darbesinin kendine giydirdiği deli gömleğini yırttığı, 1993’te ANAP hükümetini deviren bir düzeye ulaşan Bahar Eylemleri’nin rüzgarı dinmiş olsa da özelleştirmeye karşı eylemlerin meydanları boş bırakmamaya başladığı yıllardı. Ki 1995 öncesi yıllar, Bahar Eylemleri’nin rüzgarını da arkasına alan milyonlarca kamu emekçisinin sendikalarını kurup emek mücadelesinde işçi sınıfının en yakın müttefiki olarak sahneye çıktıkları yıllardı.
İşte Evrensel 7 Haziran 1995’te, bu karanlıkla aydınlığın çarpıştığı dönemde “İşte Türkiye gerçeği” diyerek; 30 yıl boyunca da her gün bu gerçeğin bir yanını anlatarak dünya ve Türkiye gerçeklerini öne çıkaran bir gazete olarak yayın hayatına başladı.
İlk sayısı toplatıldı. 2’ncisi de, 3’üncüsü de… Sonraki her sayısı aylarca hiç sektirilmeden toplatıldı. Bu toplatmalar, savcılar Evrensel’le bu şekilde başa çıkamayacaklarını anlayana kadar sürdü. Toplatma döneminden kapatma dönemine geçildi. Ve Evrensel üç kez mahkeme kararıyla kapatıldı: Emek, Yeni Evrensel, Günlük Evrensel olarak küllerinden yeniden doğdu!
Elbette Evrensel’i engellemek sadece toplatma, kapatma, soruşturma açma gibi yöntemlerle olmadı. Muhabirlerinin habere ulaşması, emniyet güçleri tarafından engellendi. Bu engellemeler Metin Göktepe arkadaşımızın haber izlerken gözaltına alınıp görevli polisler tarafından öldürülmesine kadar vardı.
Geçen 30 yılda, Cağaloğlu merkezli “Gazeteci olunmaz gazeteci doğulur” anlayışının üstünde yükselen aristokratik gazetecilik anlayışına karşı, küreselleşmenin rüzgarıyla Cağaloğlu’ndan plazalara taşınarak “gökyüzü”ne yakınlaşmayı amaçlayan “plaza gazeteciliği”ne karşı Evrensel her okurunun aynı zamanda gazetenin muhabiri ve dağıtıcısı olduğu bir işçi gazeteciliği anlayışını savundu. Metin Göktepe’nin katli sonrasında, her duruşmada mahkeme salonlarının emekçilerce doldurularak bu davanın açıkça tarafı olduğu mücadele sürecinde Evrensel’in gazetecilik anlayışı “Metin Göktepe Gazeteciliği” olarak adlandırıldı. 10 Nisan 1998’den beri her yıl verilen “Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri”yle de bu anlayış bir kurumsallığa kavuştu.
Son 10 yılda ise plaza gazeteleri ve TV kanallarına iktidara yakın sermaye tarafından çöküldü; “havuz medyası” ve “yandaş medya” diye adlandırılan bir odak olarak organize edildi! TRT ve AA da bu medya havuzunun içine atıldı!
İlk günkü kararlılıkla ve cesaretle
Tek adam yönetiminin devri iktidarında gazeteciler ve yerel yöneticiler başta olmak üzere muhalif siyasetçiler mahkemelere sürüklenmeye, cezaevlerine atılmaya devam ediyor. Bugün Evrensel ve yandaş olmayan medya üstündeki baskılar önceki iktidarları çok aşan biçimde, üstelik de çeşitlendirilerek sürdürülüyor. Evrensel’in üstünden bir de Basın İlan Kurumuyla (BİK) ilan hakkını gasp etme de sürdürülüyor.
Kısacası Evrensel; otuz yıllık tarihinde olduğu gibi bugün de iktidar, yayının engellenmesi için, dünyada ve ülkede olup bitenin işçi sınıfının gözünden yansıtılmaması için, işçi ve emekçi sınıfların örgütlenmesinin aracı olarak işlevinin engellenmesi için her yolu denemeye devam ediyor.
Evrensel 30 yıl boyunca;
- Sadece bir gazete olmayıp bir gazetecilik ekolü,
- Sadece işçiler arasında haberleşmenin değil işçi ve emekçilerin örgütlenmesini aracı olmayı amaçladı.
- Önüne çıkan her tür engeli okurlarıyla dayanışarak, emek ve demokrasi mücadelesinin yarattığı imkanlara dayanarak aşan bir mücadele hattında yürüdü.
Bundan böyle de mücadelede üslendiği sorumluluğun bilinciyle yolunda ilk günkü heyecan ve kararlılıkla yürüyecektir.
Nice 30 yıllara Evrensel!
İhsan Çaralan’ın Evrensel Gazetesi’nde basılan 7 Haziran 25′ tarihli yazısını yayınlıyoruz.