İstanbul Tuzla’da eski taş ocağı alanı rehabilite edilmediği gibi hafriyat alanına dönüştürüldü.
Eylem NAZLIER
İstanbul
İstanbul Tuzla’ya bağlı Tepeören mevkiindeki ormanlık alanın kalbine hançer saplandı. Hem de hafriyat döküm alanı oluşturmak için. Hafriyat döküm alanında yaşanan ağaç ve doğa katliamına tepki gösteren Kuzey Ormanları Savunmasından (KOS) Başar Alipaça “Moloz dökmek için suyumuzu, nefesimizi kesiyorlar” dedi.
“REHABİLİTE EDİLMESİ GEREKİRDİ”
Ağaç kesilen alanın İstanbul’un soluk borusu olarak anılan kuzey ormanlarının güney sınırında kaldığını ve bölgede eski bir taş ocağı olabileceğini söyleyen Alipaça, “Fotoğraflarda ufak bir sulak nokta görünüyor. Burası rehabilite edilmesi gerekirken şu an bir hafriyat döküm bölgesi olarak tanımlanmış. O bölgedeki en az 3-4 ilçenin tüm hafriyatı oraya dökülüyor. Doğada binlerce yıl kaybolmayacak betonları kırıp oraya götürüyorlar. Muhtemelen çevrede kamulaştıracakları ucuz başka bir yer olmadığı için. Çok devasa bir alan. Buradaki faaliyet orman bütünlüğünün kaybolması anlamına geliyor. Çevresindeki ekosistem yok oluyor ve sadece örtüye dönüşüyor. Çevresinde bir yaban hayatının sürmesi mümkün değil artık. Hafriyat kamyonları da sürekli orman içinde cirit atıyor. Moloz dökmek için suyumuzu, nefesimizi kesiyorlar” dedi.
“SEÇİMDEN SONRA TALAN İKİYE KATLANDI”
Durumun vahametine de dikkat çeken Alipaça, “Yerel seçimden sonra orman talanı ikiye katlandı. Önümüzdeki hafta 4-5 tane ÇED toplantısı var. İstanbul’daki taş ocakları, maden ocakları nedeniyle ormanlar tamamen ağır yaralanacak hale geldi. Mesela Ömerli Havzası; barajın kuzeyindeki taş ocaklarını kapatın diyoruz. Artık çünkü uzaydan görülecek devasa bir krater bölgesi haline geldi. Dünyada örneği yok bunun. Bütün taş ocaklarında kapasite artırımına gidiyorlar. 3-4 tane taş ocağı varken çevresine bir tane, iki tane daha açıyorlar. Köylüler tozlardan camlarını açamayacak duruma geldi” diyerek doğa talanının boyutuna dikkat çekti.
“ORMANLARIMIZI KAYBEDİYORUZ”
Silivri Danamandıra Köyü çevresindeki duruma da dikkat çeken Alipaça, bu köyün etrafının RES türbinleri ile çevrelendiğini ifade ederek “Köyün içerisinden 16 tane türbin geçmiştir. İnanılmaz şeyler bunlar. Orman bütünlüğünü bırakın, herhangi bir canlının yaşayacağı bir aralık kalmıyor. İktidar sürekli ‘Ormanlarımızı arttırdık’ diyor ancak ormanlar paramparça edildi. Ormanın içeriği kalmamış durumda” ifadelerini kullandı.
(Evrensel Gazetesi)