İzlemek için tıklayın!
Ezilen ve sömürülen dünya halklarının sesini de şiirlerine taşır Hasan Hüseyin. Şiirleriyle dünyanın dört bir yanındaki devrimcilere, mücadeleci emekçi kardeşlerine dayanışma duygularını iletir.
“İster Çin’de yaşasın ister Afrika’nın taa güneyinde
Vurulmuşsa zincire insanlık kavgasında
İster tamburalı tüfek tutsun elinde ister ok ister balta
O benim kardeşimdir o benim yoldaşımdır yanı başımda

“/(…) ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada / güneşe karışmadıkça etim / Kavel grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim / (…) ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim / izin verirlerse Kavel grevcileri / ilk çocuğumun adını / Kavel koyacağım.”
HAZİRANDA ÖLMEK ZOR.
haziranda ölmek zor!
geçsem de gölgesinden
tankların, tomsonların
şuramda bir kuş ötüyor…
gece leylak ve tomurcuk kokuyor…
bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
eğilmiş üstüne
bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
okşar yanan alnını nazım ustanın
yıllar var ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
üç haziran altmış üçü
gece leylak ve tomurcuk kokuyor
uyarına gelirse
tepemde bir de çınar demiştin yıllar önce
demek ki on yıl sonra demek ki sabah sabah
demek ki manda gönü demek ki şile bezi
bir de memedin yüzü bir de saman sarısı
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçte usta
kaldı yürek sızısı
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler
çıkmışım bir dalgadan vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarda
dallarda insan iskeletleri
anama sövmüş patron sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
çalışmışım on beş saat
tükenmişim on beş saat
yorulmuşum acıkmışım uykusamışım
gece leylak ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uyy anam anam haziranda ölmek zor
********
Cumhuriyet döneminin önemli edebiyatçılarından biri olan Hasan Hüseyin Korkmazgil, öğretmenlik görevi sırasında Nazım Hikmet’in şiirlerini okuduğu gerekçesiyle öğretmenlikten atıldı. Memleketine dönerek; arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği, okuma yazma bilmeyenlere mektup yazarak, yaparak geçimini sağladı.
Toplumcu-gerçekçi şiirin önde gelen temsilcilerinden biri olan Hasan Hüseyin Korkmazgil, siyasi eylemlere katıldığı gerekçesiyle Türkiye Komünist Partisi (TKP) davasından 3 yıla mahkum edildi. Cezasını çektikten sonra, üniversite mezunu olmasına rağmen askerlik görevini er olarak ve 27 ay süreyle yaptı.

1927 yılında Sivas’n Gürün ilçesinde dünyaya geldi. Öğretmenliğe Kahramanmaraş Göksun’da başladı. Siyasi eylemleri gerekçesiyle öğretmenlikten atıldı, tutuklandı, hüküm giydi. 1955-1960 yılları arasında Gürün ve Sivas’ta arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği yaptı.
1960’ta İstanbul’a, sonra Ankara’ya yerleşti. Kızılırmak adlı kitabı nedeniyle hakkında komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla dava açıldı ve 3 yıl hapis cezası aldı.
Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Hasan Hüseyin Korkmazgil’in ilk şiiri 1959’da Dost dergisinde çıktı. Bu yıllarda mizahi hikayeleri de yayımlandı. Kavel (1963) adlı kitabı ile 1964 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, Kızılkuğu (1971) ile TRT’nin 1970 Sanat Başarı Ödülü’nü, Filizkıran Fırtınası (1981) ile 1981 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nü ve Nevzat Üstün Şiir Ödülü’nü aldı.
Şair 1983’te beyin kanaması geçirdikten sonra 1 yıl bitkisel hayatta yaşadı. 26 Şubat 1984’te evinde hayata veda etti. Ankara Maltepe Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Hasan Hüseyin Korkmazgil’in eşi Azime Korkmazgil’den, ‘Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz’ şiirinde de adı geçen Temmuz Korkmazgil (d.1965) isimli bir oğlu vardır.
26 Şubat 1984’te kaybettiğimiz işçi sınıfının şairi Hasan Hüseyin Korkmazgil, acıyı da, umudu da, hasreti de, kavgayı da yazdı. Yaralara merhem olsun, karanlıkta ışık olsun, yüreklerde sevinç olsun, kavgaya çağıran ses olsun diye şiirleri, yüreğini avucuna alıp yazdı. Karanlığı koyulaştırmak, umudu boğmak isteyenlere inat, şiir, işçi sınıfının mücadelesinde kalk borusudur dedi!
*******

Hasan Hüseyin Korkmazgil, 1927 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde yoksul bir yaşamın içine doğar. Babası ve annesi emekçi insanlardır. Daha ilkokula başlamadan ekmek kavgasının içinde bulur kendini: “Arttı kaşık / bir eklendi / mutlu günlerin dışında / ekmek kavgasının içinde doğdum” diyerek anlatır yıllar sonra bir şiirinde o günlerini. Küçük yaşlarından itibaren çeşitli işlerde çalışır. Babası okulda hademedir. Evde geçirdikleri zamanlarda Hasan Hüseyin’e okuma-yazma öğretir. İlkokula giderken terzi çıraklığı yapar. Bu yıllarda müzik, resim ve şiir yeteneği kendini belli etmeye başlar. 1940’lı yıllarda Serhan takma adıyla şiirler yazar.
Liseyi Adana’da okur. Bu dönemde okuduğu kitaplar ve öğretmenleri politik görüşlerinin oluşmasında etkili olur. Ardından Gazi Eğitim Fakültesine yazılır. 1950 yılında okulu bitirir, öğretmenliğe başlar. Çeşitli sürgünlerden sonra, Maraş’ın Göksun ilçesinde öğretmenliğe devam ederken 15 Mart 1951’de evi basılıp, tutuklanır. TCK’nın 141-142. maddelerine karşı yapılan eylemlere katılmaktan yargılanır. Şiirleri, oyunları, notları ve kitapları yok edilir. 7 ay 25 gün ağır hapis cezası alır. Öğretmenlik hakkı elinden alınır. Hapisten çıktığında bir türlü iş bulamaz. Uzun aramalardan sonra Karayollarında işe girer ancak politik fikirleri ve hapislik durumu öğrenildiğinde çok kısa sürede işten kovulur. Sivas’a döner. Burada yaptığı resimleri satarak, arzuhalcilik, tabelacılık gibi çeşitli işler yaparak ekmek parasını kazanır. Çeşitli dergilere gülmeceler yazar. O yılları kendisi şöyle anlatır: “1958’lerde Gürün’deydim. Hiçbir belirli işim, bir sıfatım yoktu. Almışlardı elimden. Asker ve köylü sigarası içiyor, yayımlanmayacağını bile bile şiirler ve hikâyeler yazıyor, köylülerin ve yoksul halkın dertleri ve davalarıyla ilgileniyor, ekmeği ekmeğe katık ederek yaşamaya çalışıyordum.”[i]İş bulma umuduyla önce İstanbul’a oradan da Ankara’ya taşınır. 1960 yılında Akis dergisinde düzeltmen olarak çalışmaya başlar.
1963’te İstanbul, İstinye’de Kavel Kablo Fabrikası işçileri ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere karşı direnişe çıkarlar. O dönemdeki yasalara göre grev yasaktır. Ancak Kavel işçilerinin mücadelesi yasağı deler, hükümet grevi yasal bir hak olarak tanımak zorunda kalır. Hasan Hüseyin, Kavel işçilerinin bu şanlı mücadelesini şu dizelerle selamlar:
İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.
Böylece ilk şiir kitabı Kavel yayımlanır ve Hasan Hüseyin ömrü boyunca ezilenlerin, mücadele edenlerin türküsünü söylemeye devam eder. “İnsan Pazarı” gibi şiirleriyle işçilerin-emekçilerin çileli yaşamlarını anlatır. O işçi sınıfının, acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini yürekten hisseder ve yaşar. Sanatını ezilenlerin sesi olarak kullanır. İnsanın ve insanlığa ait olan değerlerin sömürüldüğü, istismar edildiği kapitalist sömürü düzenine karşı kavgası hiç bitmez. İşsizliği, açlığı, sefaleti, toplumsal eşitsizlikleri ve adaletsizliği doğuran kapitalist sömürü düzeninin muhakkak değişmesi gerektiğine inanır. “Bıçak Kemikte” şiiriyle bu düzeni değiştirecek olan emekçilere şöyle seslenir:
Üretensin, yaratansın, yürütensin dağları
Bakma öyle kilit kilit, duvar duvar
Yetsin artık bu susku
Bıçak kemikte!
Anasın boynun bükük
Babasın kolun kırık
Oğullar kan içinde
Kaldır artık başını
«kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan
O dîvan sensin artık
Bıçak kemikte!
1964 yılında kendisi gibi öğretmen olan eşi Azime Karabulut ile evlenir. Yaşamın tüm zorluklarına birlikte karşı dururlar Azime Hanımla. Hayatı sürgünlerle, işsizlikle, yoksullukla geçen Hasan Hüseyin, yaşamdan yana sevincini ve umudunu hiçbir zaman yitirmez ve dizelerine taşır yaşamın güzelliğini.
Hasan Hüseyin Türkiye İşçi Partisi’nin etkin bir üyesidir. 1965 ve 73 seçimlerinde milletvekili adayı olur. Türkiye Gazeteciler Sendikasına da üyedir. Basın-İş Sendikasında yöneticilik yapar. 1966 yılında basılan Kızılırmak isimli şiir kitabı dolayısıyla tutuklanır. 30 Ocak 1967’de 3 yıl ağır hapis cezasına ve sürgüne mahkûm edilir. Daha sonra karar bozulur. 1973’te yayımlanan kitabı Acıyı Bal Eyledik’te inandığı mücadeleden yılmayışını yine şiirleriyle anlatır.
Ezilen ve sömürülen dünya halklarının sesini de şiirlerine taşır Hasan Hüseyin. Şiirleriyle dünyanın dört bir yanındaki devrimcilere, mücadeleci emekçi kardeşlerine dayanışma duygularını iletir.
İster Çin’de yaşasın ister Afrika’nın taa güneyinde
Vurulmuşsa zincire insanlık kavgasında
İster tamburalı tüfek tutsun elinde ister ok ister balta
O benim kardeşimdir o benim yoldaşımdır yanı başımda
Hasan Hüseyin şiir dışında, geçimini sağlamak için mizahi hikâyeler ve çocuk kitapları da yazıyordu. Ama şiir Hasan Hüseyin’in hayatında farklı bir yere sahipti. Deli bir ırmağın coşkunluğuna benzettiği duygularını ancak şiirlerinde ifade edebiliyordu. Hasan Hüseyin şiir anlayışını şöyle dile getiriyordu: “Yıllardır yazar, çizer, söylerim: Bilineni bilinmeze, görüneni görünmeze, duyulanı duyulmaza, kısacası somutu soyuta itme değildir şiirin işi. Tam tersi: Bilinmezi bilinir, görünmezi görünür, duyulmazı duyulur, duyumsanmazı duyumsanır, algılanmazı algılanabilir yapmaktır.”[ii] Ona göre şiir, cılız olduğu zaman hiçbir işe yaramaz. Ancak güçlü olduğu zaman soygun çarkı ve sömürüyü dize getirir.
Yaşanan karanlık dönemlere, burjuvazinin saldırılarına, işçi sınıfına sınıfa ve sosyalistlere karşı uygulanan baskılara da yer verir şiirlerinde, öfkesini haykırır. Zalimlerin zulmünün sonsuza dek sürmeyeceğini, yarınların; sömürücülerin, zalimlerin değil boyun eğmeyen insanlığın olacağını anlatır.
Yoktu yarınları onların
Çünkü onlar
Suç taşıyan sandık gibi
Karanlıktılar
Hasan Hüseyin karanlığa karşı umutlu ve dirençlidir. “Kara gün Dostu” şiiriyle karanlık dönemlerde şiirin umut veren, direnç veren gücünü şöyle anlatır:
Göz gözü görmez olmuş
Tek bir ışık bile yok
Yürek bir yaralı şahindir
Döner boşlukta
Belki bir şiir
Bir şiir kırıntısı
Çalar kapımızı umutsuz karanlıkta
Yoklar yüreğimizi
Eğilir yaramıza
Dağıtır korkumuzu…
Hasan Hüseyin’in işçi sınıfının büyük ozanı Nâzım Hikmet’e karşı sevgisi sonsuzdur. Ustası olarak gördüğü Nâzım’ı unutmaz, Haziranda Ölmek Zor şiirinde ustasını anar:
Bir kırmızı gül dalı
Eğilmiş üzerine
Okşar yanan alnını
Bir kırmızı gül dalı
Nâzım ustanın
1977 yılında annesini kaybeder. Annesinin ölümünden bir yıl sonra çok sevdiği dostu Bedrettin Cömert vurulur. 1981 yılında babasını da kaybeden Hasan Hüseyin’in üzüntüsü, “Acılara Tutunmak” kitabında dile gelir. “Konuşamıyor musun? Konuş öyleyse!.. Sesin yok mu? Seslen öyleyse!.. Elin kolun yok mu? Kımıldat öyleyse!.. Al eline kağıt-kalem, yaz derdini çarşaf çarşaf.” Hasan Hüseyin için derdini anlatmanın en iyi yolu şiirdir. Ona derin üzüntüler veren kayıplarından sonra da şiirler yazmaya, acılarını-sevinçlerini anlatmaya, bozuk düzeni eleştirmeye, mücadele etmeye devam eder. “Borçlu” şiiriyle seslenir insanlara:
Borçlusun sen her şeye
Gözdeki ışıltıya
Alındaki çizgiye
Eldeki şaşkınlığa
Borçlusun her şeye
Kardeşim
Yaşamın kendisine
Hasan Hüseyin Korkmazgil 1983 yılında beyin kanaması geçirir. 3 ay yoğun bakımda kalır. 26 Şubat 1984’te yaşama gözlerini yumar. Geride zorluklar ve mücadelelerle dolu yaşam öyküsü, emek ve umut şiirleri kalır. O ezilenlerin, sömürülenlerin, yoksul halkın sesini şiirlerine taşıyan mücadeleci bir şair olarak yazıldı tarihin sayfalarına.
Tarih, haksızlığın olduğu bir yerde ona karşı mücadele edenlerin de olacağını her seferinde kanıtlamıştır. Ancak zordur insanlığın büyük kurtuluşu için mücadele etmek. İnanç ve sabır gerektirir. Hasan Hüseyin’in dediği gibi; mücadele edip ter akıtanların yolu engellerle doludur. Engelleri sabırla aşarak ancak hedefe ulaşılabilir. Faşist baskı dönemleri sermaye sınıfının işçi sınıfının mücadelesinin önüne engeller koyduğu dönemlerdir. Bugün de böyle bir dönemden geçiyoruz. İnancımızı ve umudumuzu yitirmeden, sabırla mücadele ederek getireceğiz aydınlık yarınları!
Sömürüsüz, savaşsız, barış dolu yarınlar için mücadele edenlere Hasan Hüseyin “Yolcu” şiiriyle sesleniyor:
Gitmek
Nehirlerle yan yana
Gitmek
Nehirler gibi zor
Nehirler gibi çetin
Nehirler gibi umutlu
Gitmek
Nehirlerden de öteye
Oraya
Taaa oraya
O büyük kurtuluşa
Yüreğim
Yaralı kuşum
Topla ve aç kanatlarını!..
UİD-DER, 2019 yılında yayınlanan yazı…
*******

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL’İN ESERLERİ
1963 – Kavel
1965 – Temmuz Bildirisi
1966 – Kızılırmak
1971 – Kızılkuğu
1972 – Ağlasun Ayşafağı
1972 – Oğlak
1973 – Acıyı Bal Eyledik
1974 – Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin
1976 – Koçero Vatan Şiiri
1977 – Haziran’da Ölmek Zor
1981 – Filizkıran Fırtınası
1981 – Acılara Tutunmak
1982 – Işıklarla Oynamayın
1988 – Tohumlar Tuz İçinde
1989 – Kandan Kına Yakılmaz
MİZAHİ HİKAYELERİ
1964 – Öhhöööö!
1970 – Made in Türkey
1971 – Bıyıklar Konuşuyor
GEZİ YAZILARI
1974 – Bağdat Basra Yollarında
ÇOCUK KİTAPLARI
* Eşeğin Gözyaşları
* Aşıcı Baba
* Ormanın Öcü
* Ressamın Bıldırcınları
* Becerikli Çocuğun Düşleri
*****