CUMHURİYETİMİZİN 101. YILI KUTLU OLSUN!

21 Haziran 2025 akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik ifadeleri nedeniyle gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı’ya, muhalefet partileri ve gazeteci örgütlerinden destek geldi. Sosyal medyada kısa sürede gündem olan gözaltı kararı, kamuoyunda ifade özgürlüğü tartışmalarını alevlendirdi. Uluslararası basın kuruluşları ve insan hakları örgütleri de Altaylı’nın serbest bırakılması çağrısında bulunarak Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılara dikkat çekti.

Türkiye’de Siyasi ve Mesleki Tepkiler

Fatih Altaylı’nın “Cumhurbaşkanını tehdit” iddiasıyla gözaltına alınması, başta ana muhalefet olmak üzere siyaset dünyasında geniş yankı buldu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Altaylı’nın ifadelerinin tarihsel bir hatırlatma olduğunu belirterek iktidarın baskıcı tavrını eleştirdi. Özel, “Saraydaki danışman sabah ‘suyun ısınmaya başladı’ diyerek hedef gösteriyor… akşamına gazeteci Fatih Altaylı gözaltına alınıyor… Gazeteciden korkan… bir iktidarla karşı karşıyayız. Ama artık hiç kimseyi baskıyla sindiremezsiniz. Fatih Altaylı gazetecidir, bir an önce serbest bırakılmalıdır” diyerek tepki gösterdi.

CHP’li Ali Mahir Başarır da “Fatih Altaylı cumhurbaşkanını neden tehdit etsin? Bu ülke için tek bir tehdit var, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan. Ülkeyi açık cezaevine dönüştürdü” sözleriyle karara sert çıktı.

CHP Sözcüsü Deniz Yücel ise Altaylı’nın hedef gösterilerek gözaltına alınmasının toplumda güvensizlik yarattığını vurgulayıp “İktidar da, adalet de her geçen gün güvenilirliğini kaybediyor… Günü geldiğinde hukuk önünde hesap verecekler” ifadelerini kullandı.

Ana muhalefetin yanı sıra diğer siyasi partiler ve meslek örgütleri de peş peşe açıklamalar yaptı.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, iktidara “Korkutarak korkularınızdan kurtulamazsınız! Bir an önce demokrasiye ve hukuka dönün” sözleriyle seslendi.

Zafer Partisi yayınladığı bildiride, Altaylı’nın gözaltısının “artık hiçbirimizin ‘sıra bana gelmez’ diyemeyeceği bir eşik” olduğunu belirterek iktidarın fikirleri susturamadığı için muhalifleri susturmaya çalıştığını savundu.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da yazılı açıklamasında gözaltı kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Sağkan, “Fatih Altaylı hakkında hukuka aykırı şekilde uygulanan gözaltı kararı, sadece bir gazeteciyi susturma çabası değil, halkın haber alma hakkına açık bir tehdittir” diyerek tepki gösterdi.

Bazı belediye başkanları ve gazeteci dernekleri de Altaylı’nın gözaltına alınmasını basın özgürlüğüne müdahale olarak nitelendirdi.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Gazeteci Fatih Altaylı’nın gözaltına alınması, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir engellemedir” şeklinde konuşarak sürecin hukuk çerçevesinde adil yürütülmesi çağrısı yaptı.

CHP’li hukukçu milletvekili Mahmut Tanal da gece vakti yapılan gözaltının Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) aykırı olduğunu vurgulayarak, “Amaç hukuku uygulamak değil, korku yaratmaktır… Bu gözaltı demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez. Derhal serbest bırakılmalı” açıklamasını yaptı.

Sosyal Medyada Gündem Oldu

Altaylı’nın gözaltına alınması sosyal medyada da anında gündem oldu. Twitter’da (X) “Fatih Altaylı” kısa sürede Türkiye gündeminde bir numaraya yükseldi; Altaylı’nın ismi on binlerce paylaşımda yer aldı. Olayla ilgili “gözaltına” ve “tehdit” gibi ifadeler de trend listesine girdi ve binlerce kez paylaşıldı. Pek çok gazeteci, yazar ve vatandaş Altaylı’ya destek mesajları yayımladı.

Ünlü televizyoncu Defne Samyeli, Altaylı’ya “Arkasındayız” diyerek destek verdi ve gözaltı kararına tepki gösterdi. Benzer şekilde birçok kullanıcı, #GazetecilikSuçDeğildir etiketi altında basın özgürlüğünü savunan paylaşımlar yaptı. Altaylı’nın gözaltına alınmasını eleştiren paylaşımlarda, bunun iktidarın eleştirel sesleri sindirme politikalarının bir devamı olduğu vurgulandı. Kamuoyunda genel hava, Altaylı’nın sözlerinin tehdit olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğu ve bir gazetecinin görüşlerini dile getirmesinin suç sayılmaması gerektiği yönündeydi.

Öte yandan, sosyal medyada hükümete yakın bazı hesaplar ve yorumcular Altaylı’ya tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın bizzat “Suyun ısınmaya başladı” diyerek başlattığı tepki dalgasına katılan bu kesim, Altaylı’nın sözlerini “Cumhurbaşkanı’na ölüm tehdidi” olarak nitelendirdi.

Hükümet yanlısı gazeteci Cem Küçük, Altaylı’ya yönelik paylaşımında “Cumhurbaşkanımızı ölümle tehdit edeceksin… sonra ifade özgürlüğü diyeceksin. Hadi oradan” ifadelerini kullanarak gözaltı kararını savundu. İktidar yanlısı yorumlar, hiçbir eleştirinin Cumhurbaşkanı’na tehdit imasında bulunamayacağını ve yargının bu tür durumlarda gereğini yapmasının doğal olduğunu savundu. Bu tartışmalar sonucunda Altaylı olayı, sosyal medyada ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı konusunda kutuplaşmış görüşlerin yeni bir örneği haline geldi.

Uluslararası Tepkiler

Altaylı’nın gözaltına alınması, uluslararası basın meslek örgütleri ve insan hakları kuruluşlarının da gündemine girdi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) gibi kuruluşlar Altaylı hakkındaki gözaltı kararını kınayan mesajlar yayımladı. Bu kuruluşlar, bir gazetecinin açıklamaları nedeniyle gözaltına alınmasını basın özgürlüğüne aykırı bir sindirme girişimi olarak nitelendirdi. Altaylı’nın derhal serbest bırakılması çağrısında bulunan uluslararası açıklamalarda, Türkiye’de eleştirel gazetecilere yönelik yasal baskılara son verilmesi istendi.

Dünya medyası olaya geniş yer vererek Türkiye’de ifade özgürlüğünün durumunu tekrar tartışmaya açtı.

Euronews ve DW Türkçe gibi uluslararası haber kuruluşları, Altaylı’nın gözaltına alınmasını Türkiye’de yoğunlaşan basın özgürlüğü tartışmaları bağlamında duyurdu. Bu haberlerde, Türkiye’de halihazırda 10’dan fazla gazetecinin tutuklu bulunduğu ve ülkenin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 158. sırada olduğu hatırlatıldı. İnsan hakları örgütleri de benzer şekilde Altaylı’nın maruz kaldığı muamelenin, ülkedeki eleştirel sesleri susturma çabasının bir parçası olduğunu belirtti. Uluslararası Af Örgütü ve Human Rights Watch temsilcileri, Türkiye’ye basın üzerindeki baskılara son verme ve hukukun üstünlüğüne riayet etme çağrısında bulundu. Yabancı siyasi figürlerden gelen açıklamalar da çoğunlukla ifade özgürlüğü vurgusu taşıdı.

Tepkilerin İçeriği ve Ortak Mesajlar

Altaylı’nın gözaltına alınmasına verilen tepkiler farklı kesimlerden gelse de ortak paydada buluşan temalar öne çıktı:

  • İfade ve Basın Özgürlüğü: Pek çok açıklama, bir gazetecinin sözleri nedeniyle gözaltına alınmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak ifade özgürlüğünün korunması gerektiğinin altını çizdi. Altaylı’nın sözlerinin “tehdit” değil, tarihi bir örnekleme olduğuna dikkat çekilerek, gazetecilerin eleştirel görüş beyan etmesinin suç sayılmaması gerektiği belirtildi.
  • Hükümete Yönelik Eleştiriler: Muhalefet partileri ve bazı yorumcular, Altaylı vakasını iktidarın eleştiriye tahammülsüzlüğünün bir göstergesi olarak değerlendirdi. Açıklamalarda, hükümetin yargıyı bir baskı aracı olarak kullandığı ve toplumda korku iklimi yaratmak istediği yönünde eleştiriler dile getirildi. “Gazeteciden korkan bir iktidarla karşı karşıyayız” sözü, muhalefetin genel bakışını özetleyen ifadelerden biri oldu.
  • Hukuki Sürece İlişkin Tepkiler: Hukukçular ve bazı siyasetçiler, gece yarısı yapılan gözaltının usule aykırı olduğuna dikkat çektiler. CMK’ya göre ifadeye çağırma yoluna gitmeden doğrudan gözaltı yapılmasının hukuken sorunlu olduğu, bunun da işlemin siyasi saikle gerçekleştiği izlenimi doğurduğu savunuldu. Birçok kesim Altaylı’nın derhal serbest bırakılmasını talep ederek adil yargılanma ve hukuk devleti vurgusu yaptı.
  • Destek ve Dayanışma Mesajları: Gazeteci meslek kuruluşları, uluslararası örgütler ve meslektaşları Altaylı’ya destek vererek onun yalnız olmadığını belirtti. “Fatih Altaylı yalnız değildir” söylemi, sosyal medyada ve açıklamalarda sıkça dile getirildi. Bu tepkiler, tek bir gazeteciyi susturmanın aslında halkın haber alma hakkını engellemek olduğu mesajını içerdi. Altaylı’nın yıllardır gazetecilik yaptığı ve halkın gerçekleri öğrenmesi için çaba harcadığı hatırlatılarak, bu gözaltının geniş kitlelere yönelik bir gözdağı olduğu ileri sürüldü.
  • İktidar Yanlısı Eleştiriler: Tepki dalgasının yanı sıra, az sayıda da olsa Altaylı’yı eleştiren ve gözaltı kararını savunan görüşler de dile getirildi. Bu kesimler, cumhurbaşkanına yönelik “padişahını boğmuş bir millet” ifadesini açık bir tehdit olarak yorumladı ve devletin en üst makamına yönelik böyle bir söylemin cezai yaptırımı hak ettiğini savundu. “İfade özgürlüğü adı altında şiddet iması yapılamaz” diyen hükümet yanlıları, atılan adımın hukuki ve gerekli olduğunu öne sürdüler. Ancak kamuoyundaki genel tepki tablosunda bu görüşler sınırlı kaldı ve baskın kanaat, Altaylı’ya yapılan muamelenin orantısız ve demokrasi standartlarıyla bağdaşmayan bir tutum olduğu yönünde.

Exit mobile version