Sinemacı, yapımcı ve gazeteci Çiğdem Mater de tıpkı Can Candan gibi hak savunuculuğunu sanatın dilini kullanarak yapan bir isim. Bugüne kadar ödüllü pek çok film ve belgeselde yer aldı. Anadolu Kültür’de Kafkas programları sorumlu koordinatörü, Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi koordinatörü ve Türkiye-Ermenistan Sinema Platformu Türkiye koordinatörü olarak çalıştı. Bir süredir bulunduğu Almanya’dan Gezi Davası’nın karar duruşması için dönen Mater, 18 yıl hapis cezasına mahkum edildi ve kaçma şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı.
Çiğdem Mater 1997’den bu yana medya ve sinema alanlarında faaliyet gösteriyor. İnsan haklarını konu eden film projelerinde çalıştı. Aralarında Ai Weiwei imzalı İnsan Seli belgeseli ve Mohamed Ben Attia’nın yönettiği Weldi filminin de bulunduğu uluslararası projelerde yürütücü yapımcılık yaptı.
2005-2009 arasında Anadolu Kültür’de Kafkas programlarından sorumlu koordinatördü. Ardından bir yıl boyunca Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi koordinatörlüğünü üstlendi. Türkiye-Ermenistan Sinema Platformu Türkiye koordinatörlüğü yaptı.
Çiğdem Mater’in yargılanmasına giden süreç 16 Kasım 2018’de 13 hak savunucusu ve akademisyenin evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmasıyla başladı. Bu isimlerden biri de o sırada Anadolu Kültür danışmanı olan Çiğdem Mater’di. Diğer isimler arasında daha sonra Gezi Davası’nda kendisiyle birlikte yargılanacak olan Yiğit Ali Ekmekçi, Yiğit Aksakoğlu, Hakan Altınay ve Mine Özerden bulunuyordu.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün basınla paylaştığı bilgi notuna göre İstanbul, Adana, Antalya ve Muğla illerinde 20 kişi hakkında çıkartılan gözaltı kararının nedeni, bu kişilerin o sırada bir yılı aşkın süredir iddianame düzenlenmeksizin Silivri Cezaevi’nde tutulan ve “Gezi eylemlerini organize ve finanse ettiği” iddia edilen iş insanı Osman Kavala ile birlikte hiyerarşik bir düzen içinde hareket etmeleriydi. Mater, ifadesi alındıktan sonra adli kontrol ve yurt dışı yasağı konularak serbest bırakıldı.
Operasyonla ilgili açıklama yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Kavala’nın Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür’ü kullanarak Gezi eylemlerini organize ve finanse ettiğini iddia etti. Yöneltilen suçlamalar arasında, “Gezi Parkı olaylarını derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için Anadolu Kültür AŞ’ye ait DEPO isimli yerde toplantı düzenlemek”, “Sivil İtaatsizlik ve Şiddetsiz Eylem başlıkları altında Gezi Parkı olaylarının devamlılığını sağlamak için yurt dışından aktivizm eğiticileri, kolaylaştırıcılar ve profesyonel eylemciler getirmek”, “yeni medya oluşturma faaliyetleri içerisine girerek Gezi Parkı sürecinin devamı ve yaşaması muhtemel Gezi benzeri olayların kendi medyaları üzerinden gündem oluşturulmasını amaçlamak” vardı.
Firari savcının delilleriyle iddianame hazırlandı
FETÖ/PDY üyeliğinden aranan savcı Muammer Akkaş’ın topladığı delillerin de yer aldığı soruşturma 2019 yılında tamamlandı. 19 Şubat 2019 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gezi Parkı protestolarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında iddianamenin tamamlanarak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iletildiğini açıkladı. 4 Mart 2019 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi kendisine gönderilen iddianameyi kabul etti. 657 sayfadan oluşan bu iddianamede, 1 Kasım 2017’den beri tutuklu iş insanı Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ve Kasım 2018’deki operasyonla soruşturmaya dahil edilen toplam 16 kişi şüpheli olarak yer alıyordu. Savcılık, iddianamedeki şüphelilere “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltmiş, ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarını istemişti. İddianamenin “Davacı Mağdurlar” kısmında Gezi protestoları döneminde başbakanlık görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte kabine üyesi 27 ismin yanı sıra 746 kişi yer alıyordu.
Davanın ilk duruşması 24-25 Haziran 2019 tarihlerinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti. Duruşmada hazır bulunan dokuz kişinin savunmalarını yaptığı duruşma sonucunda mahkeme heyeti Yiğit Aksakoğlu’nun tahliyesine ve hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına, davanın diğer tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluğunun ise devamına karar verdi.
Duruşma savcısı cezalandırma istedi
Savcı 6 Şubat 2020’de açıkladığı mütalaasında;
- Haklarında yakalama kararı bulunan Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi hakkındaki kovuşturmanın dosyadan tefrik edilerek haklarındaki yakalama kararının infazının beklenmesini,
- Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı’nın TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ” suçundan cezalandırılmasını,
- Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise TCK’nin 312. maddesinde düzenlenen “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçunu TCK’nin 39. maddesi uyarınca yardım eden sıfatıyla işlemekten cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme beraat verdi, istinaf mahkemesi bozdu
Davanın 18 Şubat 2020’deki 6. duruşmasında Osman Kavala ve diğer 8 sanık hakkında beraat kararı verildi.
22 Ocak 2021’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, Gezi Davası’nda verilen beraat kararlarını kaldırdı. Daire, dava dosyasının yeniden incelenmek ve hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine hükmetti. Eksik delillerin sağlanması ile yargılamanın devamına karar verildi. Kavala’yı yargılayan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Şubat 2021’deki duruşmada “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla açılan davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
28 Nisan 2021‘de bir başka birleştirme kararı geldi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davasında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiasıyla yargılanan ve yurtdışında oldukları için dosyası ayrılan Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin ayrılan dosyalarının Osman Kavala’nın da yargılandığı ana dava dosyasıyla yeniden birleştirilmesine hükmetti.
Çarşı davası Gezi davasıyla birleşti
28 Temmuz 2021‘de, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından beraat kararlarını bozmasının ardından Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığın, Gezi eylemleri nedeniyle yargılandığı davanın, Gezi Parkı ana davasıyla birleştirilmesine onay verildi. Yargıtay, her iki davanın birleştirilmesini istemişti.
Birleştirilmiş dosyaların 8 Ekim’deki duruşmasında, Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar dosyaların yeniden ayrılmasını ve müvekkilinin tahliyesini istedi. Savcı ise mütalaasında, Kavala’nın suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Kavala’nın ‘kuvvetli suç şüphesi ve somut delillerin olduğu’ gerekçesiyle tutukluluğuna devam kararı verdi.
Birleştirilmiş davanın beşinci duruşması 21 Şubat 2022’de yapıldı. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, dosyalarına ayrılmasına karar verdi.
Duruşma savcısı mütalaasını açıkladı
4 Mart 2022‘de mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, tutuklu yargılanan Osman Kavala ile tutuksuz sanık Mücella Yapıcı’nın, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Diğer sanıklar Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçlaması ile 15 yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
18 yıl hapse mahkum edildi ve tutuklandı
Davanın karar duruşması 22 ve 25 Nisan 2022‘de yapıldı. Çiğdem Mater savunmasında Gezi eylemleriyle ilgili bir film çekmek istediğini fakat iddianameye göre olmayan bir film yüzünden yargılandığını söyledi:
“Bu iddianame eğer bir film senaryosu olsaydı mantıksız hataları nedeniyle reddedilirdi ama burada hayatın sinemadan daha kurgu olduğunun göstergesidir. Tüm suçlamaları reddediyorum, beraatımı kabul ediyorum.”
O tarihte 1637 gündür tutuklu olan Osman Kavala’nın hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312) suçlamasından, takdir indirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasına, Çiğdem Mater, Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi’nin hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklamalarına karar verildi. Yapıcı, Mater, Altınay, Özerden, Kahraman ve Atalay o gün tutuklandı.
İstinaf mahkemesi ve Yargıtay hükmü onadı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 28 Aralık 2022‘de Mater’e verilen 18 yıl hapis cezası kararını yerinde bulduğunu açıklayarak onadı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Temmuz 2023’te Gezi Parkı davası tutukluları hakkındaki mahkumiyet hükûmlerinin onanmasını istedi. Başsavcılık, davaya ilişkin tebliğnamesini Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 17 kişi hakkında verilen hükümlere ilişkin yapılan itirazı 28 Eylül 2023 tarihinde karara bağladı. Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18 yıl hapis cezasını onarken, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Mücella Yapıcı’ya verilen 18 yıl hapis cezalarını bozdu.