Atatürk Görseli
CUMHURİYETİMİZİN 101. YILI KUTLU OLSUN!

Fatih Polat / Evrensel Gazetesi

Doğayı ve insan haklarını en vahşice ihlal edenler asla hapse girmez. Cezaevlerinin anahtarları onlardadır. Nasılsa öyle olan bu tersine dünyada evrensel barışın bekçiliğini yapan ülkeler en çok silah üreten ve diğer ülkelere en çok silah satanlardır; en prestijli bankalar en çok uyuşturucu parası aklayan ve en çok çalıntı para saklayan bankalardır; en başarılı endüstriler gezegeni en çok zehirleyenlerdir; çevrenin korunması onu yok eden şirketlerin en parlak işidir. En kısa zamanda en çok insanı öldürenler, en az işle en çok parayı kazananlar ve doğayı en ucuza en fazla yok edenler dokunulmazlık ve kutlamayı hak ederler.

Tersine dünyanın büyük şehirlerinde yürümek bir tehlike, nefes almak bir kahramanlıktır.”

13 Nisan 2015 günü yitirdiğimiz Uruguaylı gazeteci, yazar Eduardo Galeano’nun, Türkçe’de ilk baskısı 2017 yılının nisan ayında Sel Yayıncılık tarafından yapılan deneme kitabı Tepetaklak/Tersine Dünya Okulu’ndan bu çarpıcı saptamalar. Marquez gibi, Güney Amerika’nın büyüleyici yazarları arasında yer alan Galeano, edebiyat ile gazeteciliği ahenkli biçimde yazdıklarında yansıtırken, emperyalist kapitalist sisteme ve sermaye egemenliğine karşı net bir duruş göstermiştir. Gazeteciliğini Evrensel’in gazeteciliği gibi 5N1K + 11.Tez olarak tarif edebileceğimiz Galeano, dünyayı yorumlamakla yetinen bir gazeteciliğe hep uzak durdu. Dahası tepetaklak duran o ‘tersine dünyayı’ değiştirme amacı gütmeden onu doğru yorumlamak, hatta 5N1K’yı belirleyen haberciliğin teknik gibi görünen ögelerini doğru bir sırayla yan yana koymak bile o kadar kolay değildir.

Galeano’nun, aynı kitabından bir başka vurgu şöyle: “Vietnam Savaşı’nın sorumlularından biri olan Robert McNamara savaşın bir hata olduğunu kabul ettiği bir kitap yazdı. Ama üç milyondan fazla Vietnamlıyı ve elli sekiz bin Amerikalıyı öldüren bu savaş haksız olduğu için bir hata değildi, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri kazanamayacağını bildiği halde sürdürüldüğü için hataydı. Günah yenilgideydi, adaletsizlikte değil.”

Yani bir hatanın kabulü de tek başına yetmez diyor yazarımız. Müthiş derecede duru, tertemiz, canlı bir diyalektik bakış açısıyla. Galeano, yazdıklarıyla ve yaptığı gazetecilikle hayatın, şu fani dünyanın bize armağan ettiği mucizevi isimlerden biridir.

O kadar gazete varken, onlarla kıyaslanamayacak kadar sınırlı imkanlarla Evrensel gibi bir gazetenin Galeano’nun ‘tersine dünyası’na çomak sokmaya cesaret etmesi yabana atılabilir şey değildir.

Sömürüye karşı olmak, barışı ve demokrasiyi savunmak, enternasyonalist bir bakış açısına sahip olmak… Bunlardan biri eksik olursa ona Evrensel diyemeyiz. Ama aynı zamanda, Türkiye gibi bir ülkede, bu ilkelerin tümünü birden ödünsüz savunursanız başınız dertten kurtulmaz. Davalar, döverek öldürmeye varan susturma girişimleri, resmi ilan yasaklarıyla mali sansür uygulamaları… Evrensel, şu ana kadarki yayın hayatı boyunca bunların hepsiyle karşılaştı. Ümraniye Cezaevi’nde öldürülmüş olan tutukluların Alibeyköy’deki cenaze törenini izlemek isterken, 8 Ocak 1996 günü polislerce gözaltına alınan ve götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda dövülerek katledilen arkadaşımız sevgili Metin Göktepe’yi anarken, onunla birlikte, Evrensel’de emeği olan ve zaman içinde yitirdiğimiz çalışma arkadaşlarımızın tümüne birer selam gönderelim. Hayatın bize armağanlarından Sennur Sezer şahsında da, Evrensel’e emeği geçen, onu güçlendirerek bugüne getiren ve şu anda aramızda olamayan yazarlarımızı sevgi ve saygıyla analım. Onlar olmasaydı, sözümüz bu kadar güçlü olmazdı.

Evrensel’in 30 yıllık gazeteciliği boyunca, şu ana kadarki gazetecilik birikiminden öğrendikleri kadar ona kattıklarıyla da tarihe yazılmayı hak ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir okul olmayı başaran Evrensel’in, dünyadaki benzer örnekleriyle kıyaslandığında, küçümsenemeyecek düzeydeki fabrika ve üretim alanlarından gelen işçi mektuplarına yer veren bir gazete olmayı başardığını özellikle not etmeliyiz. Uluslararası komünist hareketin çeşitli düzeylerdeki temsilcilerinin Evrensel’i ziyaretlerinde, günlük işçi basının bu deneyimi ve biriktirdiklerini heyecanla karşıladıklarına tanığız.

Son olarak, İzmir’de grevdeki belediye işçilerine karşı kentin belediye başkanının aldığı tutum ve işçilerle halkı karşı karşıya getirmeye çalışan, işçileri AKP’ye hizmet etmekle suçlayan bir kampanya karşısında Evrensel’in hiç eğilip bükülmeden bu konudaki yalanlar ve gerçekleri manşetine taşıması, günlerce birinci sayfasından düşürmemesi çok öğreticidir. Kaldı ki, belediye işçilerinin AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını yürüttüğü dönemlere dair grevleri de Evrensel’in arşivinde duruyor. Üstelik hafıza diye anılmasına gerek kalmayacak kadar sıcak örnekler bunlar.

Umalım ki, sınıf gazeteciliğindeki tutarlı yaklaşımın değeri bu ülkede çok geçmeden daha fazla karşılık görsün.

Evet, nehir akmaya devam ediyor ve Herakleitos’un dediği gibi sürekli kendini yenileyerek… O nehirde bir su damlası, yatağında bir çakıl taşı, bir kum tanesi olabilmekten daha güzel, daha şahane ne olabilir?

Evrensel Gazetesi yazarı Fatih Polat’ın 7 Haziran 25’de yayınlanan yazısını tekrar yayınlıyoruz.

Exit mobile version