BENİM KÖŞEM Mustafa YILDIZ
ÇÖZÜMLENMİŞ EĞİTİM
Bizde genel yargıdır. Devlet okul yapmış, öğretmen atamış. Eh! Çocuğum da okula gidiyor. Mesele çözülmüştür.
Akşam işten eve geldik mi TV, bizim saltanat. Gürültü yapmak ne kelime! Çalışan biz, eve para getiren biz. Olur mu öyle bir şey? Kıyamet kopar.
Sabahleyin de kalkıp işe gideceğiz. Çocuk da okuluna. Bilgilenip gelecek. Zaten kime çalışıyoruz ki. Tüm emeklerimiz çocuklara değil mi? Onlar da okusunlar canım. Neleri eksik ki? Üstbaş var, yeme içme tamam. Daha da ne isterler ki?
Okusunlar avukat olsunlar, doktor olsunlar, öğretmen olsunlar. Ne meslek isterlerse olsunlar canım. Arkalarında biz varız. Evel Allah hiçbir eksiklerini koymayız. Daha ne yapalım?
Bizim büyüklerimiz bize ne verdiler? Elimizde sopa. Çobanlık yaptık. Tarlada, çifte-çubukta çalıştık. Ezildik, ezildik, ezildik. Bize yol gösteren mi vardı? Kendi başımıza hayat mücadelesini verdik.
Eveet. Yukarıdaki serzenişler hemen her ailede vardır. Amma unutmayalım ki devir değişti. Teknoloji gelişti. Sanat, bilim, kültür gelişti. Hayatımızda olmayan psikoloji hayatımıza girdi. Çocuklarımızın boş zamanları çoğaldı.
Sözün kısası; çocuklarımızın her günü ile ilgilenmeliyiz. Hal hatırlarını sormalı, derslerini sormalıyız. Sanatsal, kültürel ve sosyal faaliyetlere katılmalarına yardımcı olmalıyız. Yani onlarla arkadaş olmalıyız, arkadaş. Haftaya görüşmek üzere…