Türkiye İşçi Partisi I. İşçi Kurultayı 3 Kasım 2024 tarihinde İstanbul Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Kurultaya Polonez işçileri, Emekliler Dayanışması, Uluslararası İşçi Dayanışma Derneği, Beyoğlu Belediyesi Temizlik İşçileri ile Sosyalist Mücadele İnisiyatifi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Büro Emekçileri Sendikası, Devrim Hareketi, Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası, Odak Dergisi’nden yöneticiler ve Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Atilla Gündoğdu, DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu ve Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, Sosyal-İş Yönetim Kurulu ve Genel Başkanı İlhan Ağırbaş, Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, Dev Sağlık-İş Çukurova Bölge Yönetimi, Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube Yönetimi ve Şube Başkanı Savaş Doğan katıldı.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, kurultayda konuştu. İşçilere mücadele çağrısı yapan Baş, başaracakları konusunda bir tereddüttü olmadığının altını çizerek “Muhtaç olduğumuz kudret, alnımızdaki asil terde mevcuttur!” ifadelerini kullandı.
Çok sayıda işçinin de yer aldığı kurultayda, çeşitli sektörlerden işçiler konuşmalar yaptı.
‘EVİMİZE EKMEK GÖTÜRMEK İÇİN FERHAT GİBİ DAĞLARI DELMEK ZORUNDAYIZ’
TİP Genel Başkanı Erkan Baş işçilere seslenerek mücadeleyi büyütme çağrısı yaptığı konuşmasında şu ifadeler öne çıktı:
“Hiç dert etmeyin. Biz işçi sınıfına güvenip işçi sınıfıyla kaderimizi birleştirerek, bu memleketin kurtuluşunun işçi sınıfının ellerinde olduğunu ortaya çıkartarak çok önemli bir şey yaptığımızı bugün bu toplantı vesilesiyle bir kere daha görmüş oluyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki ‘Hep siyaset, biraz aşktan konuşalım’. Bence olay şu, Ferhat’la Şirin’i hepimiz biliyoruz değil mi? Ferhat Şirin’e aşık. Diyorlar ki Ferhat’a ‘Evlenmenize izin vereceğiz ama bizim köyün suyu yok, şu dağı delip buraya bir su getir’. Bence işçi sınıfı bu. İşçi sınıfı çocuğu için, ekmek için, evinin kirası için, faturayı ödemek için kavga etmek zorunda. Karşısına dağ dikmişler, şimdi biz evimize ekmek götürmek için o dağı delmek zorundayız ve o deldiğimiz dağdan bütün ülkeye özgürlük akacak, bütün ülke güneşten, özgür günlere ulaşacak.
‘KİM KAVGA EDİYORSA O İŞÇİ SINIFININ ÖNCÜSÜDÜR’
Kim kavga ediyorsa işçi sınıfının öncüsü odur. ‘Hangi memlekettensin, hangi sendikaya üye oldun, ne kadar kavga edeceksin?’ diye sormuyoruz. Hiç umurumuzda değil. Kavga eden kim varsa onun yanında duruyoruz. Kavga eden kimse öncü odur. Kavga eden kimse bizim görevimiz onun yanında durmaktır. Türkiye İşçi Partisi şu iddiayı taşıyor, işçi sınıfının önünde kavga edecek parti Türkiye İşçi Partisi’dir. Bizim iddiamız budur. Ama bu kavgayı hep beraber vermek konusunda hiçbir tereddüdümüz olmayacak.
‘BİZİM BÜTÜN VARLIK SEBEBİMİZ İŞÇİ SINIFININ MÜCADELESİNİN BÜYÜTÜLMESİDİR’
‘Ekonomik mücadele ayrı, siyasi mücadele ayrı’ diye bakmıyoruz. İşçi sınıfının bir mücadelesi var, o mücadele hayatın her alanında, her nefes alışımızda devam eden bir mücadele. Ama illa bize bu soru soruluyorsa, ben şunu söyleyeceğim. Herhangi bir iş yerinde, herhangi bir sendikada, işçilerin herhangi bir örgütlenme alanında birisi çıkıp sol düşmanlığı yapıyorsa, sosyalizm düşmanlığı yapıyorsa, TİP düşmanlığı yapıyorsa bilin ki o işçi sınıfının düşmanıdır, işçi sınıfının birliğini engellemek için bunu yapıyordur. Ama bizim kendi adımıza işçi sınıfının çıkarlarından başka hiçbir çıkarımız yok. Bizim bütün varlık sebebimiz işçi sınıfının mücadelesinin büyütülmesidir. Bu eksende bir kavgayı devam ettireceğiz ve kim kavga ediyorsa, en önde kim duruyorsa onun yanında durmaya devam edeceğiz. Tekrar ediyorum, bizim parolamız birliktir. Patronlar sistematik bir biçimde bizi bölmeye, ayrıştırmaya çalışıyor. O yüzden ben bütün Türkiye İşçi Partililerden, sözümüze kıymet veren herkesten özel olarak bunu rica ediyorum, bulunduğumuz her yerde işçileri birleştirelim. Adamlar ne yapıyor? Diyor ki ‘O göçmendir, o Kürttür, o Alevidir, o Türktür, o Sünnidir, o kadındır, o erkektir, öyledir, böyledir’. Bir sürü ayrım, bir sürü ayrım… Bizim vazifemiz ne? Türkiye İşçi Partiliyi nasıl ayırt edersiniz? Türkiye İşçi Partili bulunduğu her yerde, oradaki bütün işçilerin birliğini savunan kişidir. Oradaki bütün işçilerin birliğini sağlamak için gecesini gündüzüne katan, varını yoğunu bunun için ortaya koyan kimse Türkiye İşçi Partili odur.
‘EN SIK KARŞILAŞACAĞIMIZ ŞEY BİZİ BÖLMEYE ÇALIŞANLAR, BİZİM BU İŞİ BAŞARAMAYACAĞIMIZI SÖYLEYENLER OLACAK’
Bakın, dünyanın en basit şeyini söylüyorum, 200 yıllık işçi sınıfının mücadele tarihinin belki de ilk sloganlarından bir tanesini söylüyorum, ama bugün Türkiye’de en çok unutturulan şey bu. Nerede işçileri yan yana getirmeye çalışsanız, hemen işçiler arasındaki farklılıkları ortaya seren, o farklılıklar üzerinden oradaki birliği dinamitlemeye çalışan eğilimler beliriyor. O yüzden net söylüyorum. Biz işçi sınıfının birliğini sağlamayı, hayatın her alanında, üretim alanlarının tümünde, siyaset alanında işçi sınıfının birliğini sağlamayı karar altına aldık. Bütün varımızı yoğumuzu, canımızı kanımızı, her şeyimizi işçi sınıfının birlik mücadelesine adıyoruz ve inanıyoruz, ‘Birleşen işçiler yenilmezler’e inanıyoruz. İşçiler birleştiğinde herkesten daha iyisini, daha doğrusunu, daha güzelini hayata geçirebilir diye inanıyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. O yüzden önümüzdeki dönemde de Türkiye İşçi Partisi ne yapacak? Attığımız her adımda, aldığımız her nefeste işçi sınıfının birliğini güçlendirmeye çalışacağız, işçi sınıfının örgütlüğünü güçlendirmeye çalışacağız. Ancak böyle kazanabiliyoruz. Çünkü geride kalan bütün yollar denendi. Seçimlerde öyle ittifaklar yapıldı, böyle ittifaklar yapıldı, her şey denendi. Denenmemiş bir tek yol var, işçi sınıfının birleşip masaya yumruğunu vurması. Bu tarihsel sorumluluk bizim omuzlarımızda, ‘Biz bunu başarabiliriz’ diye düşünüyorum. Dediğim gibi, en sık karşılaşacağımız şey bizi bölmeye çalışanlar olacak. En sık karşılaşacağımız şey, bizim bu işi başaramayacağımızı söyleyenler olacak. Ayrıştırmaya çalışacaklar, ‘beyaz yakalı’ diyecekler, ‘Kürt’ diyecekler, ‘Alevi’ diyecekler, ‘O kadın, olmaz’ diyecekler, bir sürü şey söyleyecekler. Şu toplantıdan çıkan bütün arkadaşlar, her hal ve şartta hem tek çaremizin bu olduğunu hem bunun mümkün ve gerekli olduğunu hatırlasınlar. Bunu özel olarak rica ediyorum.
‘MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET, ALNIMIZDAKİ ASİL TERDE MEVCUTTUR!’
Burada eylemle fikri, düşünceyle mücadeleyi bir araya getirebilmiş bir işçi topluluğu var. Bu Türkiye İşçi Hareketi açısından büyük bir kazanımdır, büyük bir kıymettir. Burada kağıt üzerinde emekli olmuş ama sınıf mücadelesinin bir parçası olan abilerim, ablalarım var, burada daha 15-16 yaşında ‘çıraklık’ adı altında MESEM’lerde sömürülen genç yoldaşlarım da var. Farklı iş kollarında, farklı sömürü deneyimleri yaşamış ama hepsi düşük ücretten rahatsız, hepsi fazla çalışmadan rahatsız, hepsi cumartesiyi kaybetmekten rahatsız, hepsi sendikalı olamayan arkadaşlar. Hani ‘sınıf savaşı’ diye bir laf ediyoruz ya, daha ne anlatalım ya? 22 yılda 38 bin işçi adına iş cinayeti denilen katliamlarla katledilmiş, bu iktidar 38 bin tane işçinin gözünün önünde ölmesine göz yummuş, bunun önünü açmış. Nasıl önünü açmış? Çok net, ölen işçilerin çalıştığı iş yerlerinin yüzde 98’i sendikasız ise, işçileri sendikasız bırakanlar işçi katilleridir. Bunun adını böyle koyacağız.
Bugün burada ortaya çıkan irade, Türkiye’yi, Türkiye işçi sınıfını örgütlü bir güç haline getirerek Türkiye’yi de değiştirebilecek bir iradedir. Yıllar önce bir yerde yazmıştık, bugün bütün yüreğimle bunu hissediyorum. Ara sıra olur, ‘Biz yapabilir miyiz? Olur mu? Olmaz mı?’ diye tereddüt eden bütün arkadaşlara söyleyeceğim tek şey şudur: Muhtaç olduğumuz kudret, alnımızdaki asil terde mevcuttur!
SONUÇ BİLDİRGESİ
Türkiye İşçi Partisi I. İşçi Kurultayı 3 Kasım 2024 günü Cemil Candaş Kültür Merkezinde, TİP’in içinde çalışma yürüttüğü her sektörden işçi temsilcilerinin konuşmaları ve Parti’nin önümüzdeki dönem hedeflerine dair sunumlarla gerçekleşti.
Kurultay, 35 farklı sektörden işçilerin temsil edildiği 70 kişilik bir Tertip Komitesi tarafından organize edildi. Tertip Komitesi üyeleri kendi çalıştıkları alanlardaki sorunları ve taleplerini Kurultay’a öncesinde yazılı birer rapor ile sundular. Kurultay sırasında ise, bu sektörlerden işçi arkadaşlarımız konuşmalarında bu sorunları açıkladılar.
Konuşmalar sırasında gerek doğrudan üretim aşamasında çalışan işçilerin, gerekse ofislerde çalışan işçilerin sorunlarının ortak olduğu, bu nedenle Türkiye İşçi Partisi Kongre metninde de ön plana çıkan sınıfın iki yakasını birleştirme perspektifinin güçlendirilerek sürdürülmesi ihtiyacı Kurultay’da ön plana çıktı.
Kurultay sadece işyeri ve sektörel düzeyde işçi sınıfının sorunlarını ele almadı, aynı zamanda önümüzdeki dönemde tüm işçilerin ortak sorunları olan, vergide adalet, çalışma sürelerinin kısaltılması, kreş hakkı, sendikal özgürlüklerin genişletilmesi ve insanca yaşam sağlayacak bir Ücret hakkımız için ortak mücadele vurgusu da yapıldı.
Özellikle asgari ücrete ve emekli maaşlarına yapılacak zammın tartışıldığı bugünlerde, önümüzdeki dönemde hem emekli maaşlarının iyileştirilmesi, hem de asgari ücretin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeye yetecek düzeye getirilmesi için mücadele etme ihtiyacı vurgulandı.
Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldıran, sendikalaşma hakkını genişleten yeni bir Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu için mücadele edileceği vurgulandı.
Güvencesiz çalışma biçimlerinin gitgide yaygınlaşması ve hükümetin Orta Vadeli Programı’nda yeni ve güvencesiz çalışma biçimlerini daha da yaygınlaştıracak düzenlemeler yapılacağını duyurmasıyla, freelance çalışma, platform çalışması ve diğer güvencesiz çalışma biçimleri ile çalışan işçilerin örgütlenmesi için yeni örgüt formları üzerine tartışılması gerekliliği, Kurultay sırasında yürütülen tartışmalarda belirtildi.
Kurultayımız sadece bir tartışma zemini olmanın ötesinde, aynı zamanda partimizin Emek Bürosu tarafından hayata geçirilecek önümüzdeki döneme dair bir dizi çalışma konusunu da karar altına aldı: