Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeği sonucu katledilen Berkin Elvan’ın davasında karar çıktı. Fatih Dalgalı hakkında kasten öldürme suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi.
DUVAR – Gezi Parkı eylemleri sırasında Okmeydanı’nda başına polisin attığı gaz fişeğinin isabet etmesinin ardından aylarca komada kaldıktan sonra vefat eden Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin dava bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sanık polis Fatih Dalgalı hakkında kasten öldürme suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Dalgalı tutuklanmadı, hakkında yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol tedbiri uygulandı. Sanık Dalgalı, cezası Yargıtay tarafından onanırsa cezaevine girecek.
Karar sonrası Elvan ailesi ve avukatları tarafından yapılan açıklamada, karara tepki gösterildi. Verilen cezanın yeterli olmadığını söyleyen Gülsüm Elvan, “Çocuğumun kilosuna göre ceza verdiler. 16 kiloya 16 yıl… Bu kararı kabul etmiyorum” dedi.
DAVANIN SON DURUŞMASINDA NELER YAŞANDI?
Savcının sanık Fatih Dalgalı hakkında ‘bilinçli taksirle öldürmek’ suçundan ceza istediği dava, avukatların beyanlarının alınmasıyla devam etti.
Duruşma öncesi Berkin Elvan’ın ailesi adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamaya CHP, HDP ve TİP milletvekilleri de katıldı. Taksim Dayanışması tarafından yapılan açıklamada, şöyle denildi:
“Katillerin hesap vermesini beklediğimiz Berkin’imizin davasında 20 duruşmanın ardından sona yaklaşıyoruz. 8 senedir Berkinimiz için adalet talebimizi, Berkin’in koşup oynadığı sokaklarda, meydanlarda, adalet saraylarında haykırırken Berkinimizi vuran polis görevine devam etti. 5 senedir adaletin peşinden koştuğumuz dava sürüncemede bırakıldı. Yeni bir heyet atansa da bu davanın tarafsızlığı şüphelidir. Sanık Fatih Dalgalı’nın 2 yıl 8 aydan 9 yıla kadar hapsi talep edildi. Karar verilmesini beklediğimiz bu duruşmada Berkin için adalet istiyoruz.”
Mahkeme başkanı, davaya yeni atandığını ancak dosyayı incelediklerini söyledi. Başkan, “Adil bir yargılama yapmaktan başka bir işimiz yok. Sadece somut delillere, kanuna ve vicdana uygun karar vermeye çalışıyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın” dedi. Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasında bir değişiklik olmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, yarım saat sonra hükmü açıklayacağını söyledi. Duruşmaya ara verildi.
SANIK AVUKATLARI BERAAT TALEP ETTİ
Sanık polis Fatih Dalgalı‘dan son sözü soruldu: “Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum, beraatımı talep ediyorum.”
Sanık polis Dalgalı’nın avukatı Berkin Elvan’ın kafasında ZET fişeği nedeniyle ısı kaynaklı bir yanık olmadığını söyledi ve bunun nedeninin ortaya çıkarılmasını istedi. Avukat, suçun maddi unsurları olmadan müvekkilinin cezalandırılmasının vicdanına sığmadığını söyledi: “Bir kişinin telefonunun o bölgeden sinyal vermesi o kişinin orada olduğu anlamına gelmez.”
Sanık polis Fatih Dalgalı savunmasında “Konuşma gereği duymadım çünkü karşı tarafın iddiasını ispatlaması gerekir.Yüzde 30’luk bir benzerlik yüzünden sanık sandalyesine oturdum.Delil karartılıyor diyorlar ama İçişleri Bakanlığı’nın dosyaya sunduğu görüntülerle bu hale geldi dava. Gaz fişekleri yüksek derecede ısı çıkarır. Berkin Elvan’ın kafasında yanık izi yok. Ben baştan beri devletime hizmet ettim, etmeye de devam edeceğim. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
BABA ELVAN: ARTIK BU ÜLKEDEKİ KANI DURDURUN
Mahkeme heyetinin yerini almasının ardından duruşma yeniden başladı. Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, “Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Bir gerçek var, benim ailem 8 yıldır acı çekiyor. Biz burada duygu sömürüsü yapmıyoruz acı çekiyoruz. İzmir’deki olaya değinmeden geçemeyeceğim. Deniz kızımızın ailesine ve HDP ailesine baş sağlığı diliyorum. Biz insanları insan oldukları için seviyoruz.
Oğlumun mezuniyet töreni için kıyafet almaya gitmiştik. Çocuklarıma alın paranızı istediğiniz yerden alışveriş yapın dedim. Akşam olduğunda yemek masasına oturmak üzereyken sokaklarda tencere tava başlamıştı. Çocuklarımın dışarı çıkacağını anladığımda kendimi kapıya yasladım. Bu akşam gitmenizi istemiyorum dedim. Kızım bana biz çıkmazsak kim çıkacak dedi. Sonra açtım kapıyı gittiler.
Ertesi gün, Berkin’i ekmek almaya yolladık. Berkin eğer ekmek almaya gidiyorsa ekmeğin iki ucu hep kırık gelirdi. 8 yıldır benim evime ekmeğin başı kırık gelmiyor. 8 yıldır benim evimde her gün cenaze var. Ben gariban bir aileyi, işçi bir aileyi, ben çocuğumu katillere teslim etmişim. Benim bugüne kadar polisle devletle işim olmadı. Çünkü hep işimi düzgün yaptım. Ekranda duran katil zanlısı benim oğlumu öldürdü. Ama her şeyiyle inkar ediyor.
Benim arkamda kimse yok sadece bir yüreğim ve onurlu duruşum var. Sizler her şeyi yapabilirsiniz sayın Yargıçlar. Savcıya sesleniyorum sizin makamınızda TC var. Siz artık bu ülkedeki kanı durdurun. Bizim çocuğumuz geri gelmeyecek bunu biliyoruz ama diyoruz ki bu dava bir emsal teşkil etsin izmirdeki vahşet yaşanmasın. Siz bu adımı atarsanız biz halk olarak sizin arkanızdayız. Defalarca adamlarını gönderdiler bu bir gariban biz bunu sustururuz diye ama biz susmayacağız.
Benim polisim destan yazdı diyen kişi benim çocuğumun katilidir. Ekranda görünen kişi tetikçidir. Sizler gerçek kararı verirseniz önümüzdeki süreçte o polis o tetiği çekerken 20 kere düşünecek. Tek talebim adaletli karar vermenizdir” dedi.
Ailenin tüm üyeleri fenalaşmasının ardından duruşmaya yarım saat ara verildi.
Berkin Elvan’ın ablası Özge Elvan, “Fatih Dalgalı bugün tutuklu olsaydı bu katliamlara neden olanlar feyz alamayacaktı. Az önce yaşananların sebebi benden bir yaş küçük olan kardeşimi kaybetmemizdir. Bu acıyı nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. Dalgalı’nın alacağı cezanın annemin içini bir nebze olsun soğutabileceğini düşünüyorum. Berkin’in masumiyetini kanıtlamaya çalışıyoruz, sanki biz yargılanıyoruz burada. Sana sesleniyorum Fatih Dalgalı! Lütfen ölme ve vicdanınla boğuş. Hiçbir ceza bana Berkin’i geri getirmeyecek. Vereceğiniz ceza benim içimi soğutmayacak. Ne olursa olsun Berkin’in adını haykırmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
‘BENİM ÇOCUĞUMU BİLEREK VE İSTEYEREK ÖLDÜRDÜLER’
Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, “Bir gün bize bir telefon geldi. İstanbul Valisi’nin sekreteriydi. Haziran’ın 5’iydi. Oğlumuzla birlikte valinin bizi beklediğini söyledi. Yalanla dolanla bizi Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüler. Çocuğumla Grup Yorum’u konuştular. Çocuğum bilinçli bir şekilde vuruldu. Kızkaçıranla yıllarca oynadı çocuklar. Bayramlarda, yılbaşlarında oynuyorlardı. Benim de ayağıma atmıştı, ölmedim. Çocuğum taş atsa bile öldürmemeleri gerekirdi. Bana, babasına verselerdi. Çocuğumu öldürmeyeceklerdi. Devlet bunu yaptı, hala da yapıyor. Benim feryadım çocuklar ölmesin, başka analar ağlamasın diye. Ama her gün bize bir anne daha katılıyor. Benim çocuğumu bilerek ve isteyerek öldürdüler. Gidin evladınızı görün de benim isyanımı anlayın. Bu devlet çocuğumu hem öldürdü, hem de üzerinden para kazandı. Ben adalet istiyorum. Benim çektiğimi başka anne çekmesin. Ben sekiz yıldır neler çekiyorum? Bana çocuğumu geri getirsinler. Bütün suç sizindir (mahkeme heyetine hitaben). Övünün yasalarınızla” şeklinde konuştu.
Gülsüm Elvan, fenalaşarak mahkeme salonunu terk etti.
CAN ATALAY: BİR ÇOCUK ALEVİ OLDUĞU İÇİN ŞÜPHELİ KABUL EDİLEMEZ
Birgün’den Dilan Esen’in haberine göre, mahkemede savunma yapan Avukat Can Atalay, “Bir çocuk Okmeydanlı ve Alevi olduğu için şüpheli kabul edilemez. Bu ancak ırk ayrımcılığı rejiminde olabilir. Bu savunma hayatınızda görebileceğiniz en utanç verici savunmadır. O saatte sokakta ezici çoğunluğu reşit değil bu nedenle çocuklar itirazlarını sürdürüyor. Uyarı yapılmış mı yok. Dağılma koridoru açılacak, dağılmaya ilişkin zaman tanınacak, buna ilişkin bir süre var mı? Yok. Böyle bir durum polisin müdahalesini haklı kılar mı?” dedi.
Avukat Akçay Taşçı ise, “Dava kapsamında tartıştığımız bir diğer konu ZET silahının öldürmeye elverişli olup olmadığıydı. Bizim için önemsiz bir konu ancak mahkeme bunu araştırdı. Sanık Fatih Dalgalı ZET’çi bir polistir ve bu konuda eğitim almıştır. Eğer yüzbinlerce atıştan herhangi birini bile isabet ettirdiyse tartışma bitmiştir” ifadelerini kullandı.
Taşçı, sanık Fatih Dalgalı’nın Berkin’i vuran atışı kasten yaptığına dair görüntü tespitlerini paylaştı:
“O anda kamu düzenini bozacak, polisleri tehlikeye atacak bir durum yok. Tam o anda sanık polis ve fişekçi polis karar alıyorlar ve doğrudan nişan alıyorlar. Bu davada bilinçli taksirden bahsedemeyiz. Sanık polis doğrudan hedef alarak, nişan alarak 1 buçuk metre boyundaki bir çocuğu öldürmek için hareket etmiştir.”
AVUKAT YALÇIN DENİZ ÖZEN: FATİH DALGALI, BERKİN ELVAN’IN KATİLİDİR
Avukat Yalçın Deniz Özen, dosyaya girmiş olan bilirkişi raporlarını değerlendirerek tartışmasız bir şekilde sanık Fatih Dalgalı’nın Berkin’i vuran polis olduğunu belirtti:
“Sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyeyim: Fatih Dalgalı, Berkin Elvan’ın katilidir. Görüntüler ve raporlar öyle söylüyor. Biz bu dosyada Fatih Dalgalı’nın cezalandırılmasını sadece berkin için istemiyoruz. Biz bir polis tetiği çekerken bin kere düşünsün istiyoruz. Fatih Dalgalı hakkında kasten öldürmeye ilgili cezanın verilmesini ve tutuklanmasını istiyoruz. Fatih Dalgalı tek başına değildi. Ona talimat veren amiri vardı. Arkadan onlara fişek taşıyan bir kolluk daha vardı. Fatih Dalgalı’nın birlikte hareket ettiği kişilerin, hakkında takipsizlik verilen kolluk hakkında tekrar suç duyurusunda bulunma talebimiz var.”
Avukat Çiğdem Akbulut da şunları söyledi:
“Önünüzdeki dosya özel bir dosya. Bir çocuğun, devletin kolluğu tarafından kasten öldürüldüğü bir dosya hakkında konuşuyoruz. Siyasetçilerinin söylemlerinden anlıyoruz ki bu dosya siyasi bir dosya. Berkin’in bazı avukatları şu an burada değil. İstanbul’dan Ankara’ya Berkin için yürüyen avukatlara ‘Neden Berkin Elvan dosyasında avukatlık yapıyorsunuz?’ diye soruldu.
Avukat Ebru Timtik’i kaybetmemizin sebeplerinden biri de onun Berkin için adalet arayışıydı. Berkin’in kafasından polis tarafından vurulduğu gün anladık ki işimiz çok zordu. Çünkü bu dosya Gezi Direnişi sırasındaki çok sayıda dosya ile birleştirilmek istendi. Orada görevli polislerin görev listesini istediğimizde ise bize böyle bir listenin olmadığı söylendi. Soruşturmayı ilk yürüten savcı bu listeleri kolluktan zorla aldı.
Bir şeylerin farkında olduğu için bu soruşturmayı o savcı tamamlayamadı. Görüntüleri istediğimizde ise MOBESE yok dediler. Gerçek ortaya çıkınca ise ilgili kameraların Gezi sırasında kırıldığı yalanını söylediler. Bu dosyada yer alan görüntülere tüm bu çabalarla ancak bir yıl sonra ulaşılabildi.
Bu dosyada keşif talebi isteyen savcı ‘gereksiz masraf yapıp devleti zahmete sokma’ denilerek tehdit edildi. Berkin’i vuran polisin bulunduğu ekibin amiri ancak 2015 yılında, ismi tespit edildiğinden 1 sene sonra dinlenebildi. Dinlendiğinde de ‘uzun zaman geçti, hatırlamıyorum’ dedi.
Berkin’i kasten vuran sanık polis tüm yargılama boyunca yalan söyledi. Bilirkişi raporları sanığın yalanlarını, Berkin’i onun vurduğunu açıkça ortaya koydu. Orada olmadığını söyleyen sanık polisin telefon sinyal kayıtları tam da o sırada orada olduğunu gösteriyor.
Elverişsiz, hukuka aykırı yapılan teşhis işleminde bile o ekipteki polislerden biri sanığın inkarlarına rağmen “evet o vurmuş olabilir” dedi. Biz artık polisler tetiği çekerken bir kez daha düşünsün istiyoruz. Sanığın kasten öldürmekten ceza almasını talep ediyoruz. Şunu da belirtmek istiyoruz ki burada sorumlu sadece tetiği çeken sanık polis değil. Ona emri veren amir de onun kadar bu katliamdan sorumlu. Soruşturulmayan bu polisler hakkında da soruşturma başlatılmasını talep ediyoruz.
‘BU DOSYADA POLİS, SAVCI TALİMATINA RAĞMEN ISRARLA DELİL TOPLAMADI’
Bu dosyada polis savcı talimatlarına rağmen ısrarla delil toplamadı. Sanık polis bu salona hiç bir zaman gelmedi. SEGBİS ile bunu yaratan, sağlıklı teşhis işlemine engel olan da sizsiniz yani bu mahkeme. Ancak kovuşturmada keşif yapılabildi. Bu keşifte Jandarma Kriminal oradaki polislerce rahatsız edildi. Bu tacizler sonucunda Jandarma Kriminal biz bu konuda uzman değiliz dedi. Bu dosyada ısrarla deliller karartılmaya çalışıldı. Bu tutuklama sebebidir. Ceylan Önkol’un, Uğur Kaymaz’ın, Berkin’den sonra polislerce öldürülen bu çocukların katilleri de yargılanmadı.
Yine bir cezasızlık pratiği ile karşı karşıyayız. Dövülerek öldürülen Ali İsmail’in, polis tarafından yakın mesafeden silahla öldürülen Ethem Sarısülük’ün, Abdullah Cömert’in dosyasında da bu cezasızlık pratiğini görüyoruz.”
DAVA SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?
Elvan Ailesi’nin avukatları 25 Haziran 2013’te polislerle ilgili “kasten adam öldürme” suçlamasıyla suç duyurusunda bulunmuş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise yapılan suçlamayı “zor yetkisine ilişkin sınırın aşılması” olarak değiştirerek kabul etmiş ve ardından soruşturma başlatılmıştı.
Altı savcı değiştirerek devam eden soruşturma 20 Aralık 2016’da tamamlandı. İddianamede “şüpheli” olarak yer alan polis memuru Fatih Dalgalı’nın “olası kasıtla adam öldürmek” suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada bugüne dek görülen duruşmalara SEGBİS ile katılan sanık polis, görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığını iddia ederken 23 Ocak 2019 tarihli duruşmada dosyaya ulaşan bilirkişi raporunda, Berkin Elvan’ın sanık polis tarafından yapılan atış neticesinde yaralandığı “kuvvetle muhtemel” olarak değerlendirildi. Ancak sanık polisin tutuklanması yönündeki talepler reddedildi.
Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin sürdürülen davanın 19. duruşması 29 Ocak’ta İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mütalaada sanık polisin “Bilinçli taksirle ölüme neden olmak” suçundan 2 yıl 8 aydan 9 yıla kadar hapsi talep edilmişti.
Mütalaada polis Fatih Dalgalı’nın savunmasına, soruşturma ve dava aşamasında dosyaya giren bilirkişi raporlarına yer verilmiş, savcı bunların olayı aydınlatmaya yeterli olduğunu savunarak soruşturmanın derinleştirilmesine gerek olmadığını belirtmişti.
Elvan ailesi avukatları mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talep etmiş, bunun özerine mahkeme bir sonraki duruşmayı 18 Haziran 2021 tarihine ertelenmişti.