CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan avukatı Mehmet Pehlivan’ın ardından dikkat çeken bir açıklama yaptı. Soruşturmanın baskı ve şantajla yönlendirildiğini öne süren İmamoğlu, tutuklu dostlarına seslendi:
“Gerekirse önünüze konulan o iftiranameleri düzmece olduğunu bilerek imzalayın. Ben o imzaların yükünü tek başıma taşırım.”
“Savcılık eliyle yürütülen bir şantaj düzeni”
İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı Seçim Ofisi’nden yayımladığı açıklamada, İBB’ye yönelik yürütülen soruşturmada savcılığın iş insanları, bürokratlar ve belediye yöneticilerine yönelik baskı ve tehdit uyguladığını belirtti.
“Hayatında adliye koridoru görmemiş tertemiz insanlar, tarihimizin en sistematik ve en utanç verici yargı tacizine maruz kalıyor. Devletin adalet eli bir şantaj aracına dönüştürülüyor” diyen İmamoğlu, ifadelere zorlanan kişilerin ailelerinin de tehdit edildiğini söyledi.
“Seni mahvedeceğiz. Aileni tutuklayacağız. Çoluğundan çocuğundan yıllarca ayrı bırakacağız. Gel, iftira at, kurtul!”
Bu cümleler o karanlık odalarda yankılanıyor. SEGBİS kayıtlarında, kamera görüntülerinde, tanıklıklarda duruyor. Bunlar gizlenemez.”
“Mert olun, cezamı onaylayın ama arkadaşlarımı rahat bırakın”
İmamoğlu, 15 Ocak 2025 tarihinde yaptığı çağrısını tekrar hatırlattı:
“Mert olun, cezamı onaylayın ama masum arkadaşlarımı rahat bırakın!”
Ancak bu çağrısının karşılık bulmadığını söyleyen İmamoğlu, “Mert değilsiniz! Mafyanın bile kullanmayacağı yöntemlere başvuruyorsunuz” ifadeleriyle adli süreçteki baskı yöntemlerini sert sözlerle eleştirdi.
“Onuru ve haysiyeti koruyun” çağrısı
Açıklamasında tutuklanan dostlarına seslenen İmamoğlu, şu dikkat çekici sözlerle kamuoyuna seslendi:
“Onurunuzu, haysiyetinizi, ailelerinizi ve evlatlarınızı koruyun. Gerekirse önünüze konulan o iftiranameleri düzmece olduğunu bilerek imzalayın. Hiçbirinizin çocuğunun geleceği benim özgürlüğümden daha kıymetsiz değil. Ben o imzaların yükünü tek başıma taşırım.”
İmamoğlu, bu sürecin bir şahsi hesaplaşma değil, ülkenin demokrasi mücadelesinin parçası olduğuna dikkat çekerek şu ifadelerle sözlerini tamamladı:
“Biz bu yola milletin kaderini omuzlamak için çıktık. Kendi kaderimiz ne ki. Bu omuzlar bir evladın gözyaşı uğruna susturulan herkesin kaderini taşımaya hazırdır. Bu karanlık elbet bitecek. Yeniden aydınlığa ulaşacağız. O gün geldiğinde sadece adalet değil, onur, şeref ve haysiyet kazanacak.”