Jose ‘Pepe’ Mujica 89 yaşında hayatını kaybetti: Bir dev sessizce gitti
Devlet başkanı maaşını yoksullara bağışladı, sarayda değil çiftliğinde yaşadı. Gerilladan başkanlığa, hapisten özgürlüğe, mücadelenin ve alçakgönüllülüğün adı oldu. Uruguay’ın efsanevi lideri Jose Mujica hayata veda etti.

“Bir şey satın aldığınızda ödemeyi parayla değil, hayatınızla yaparsınız. Çünkü o parayı kazanmak için zamanınızı verirsiniz. Ve zaman… Hayattır.”
—Jose Mujica
Uruguay’ın eski devlet başkanı, Latin Amerika solunun vicdanı Jose Alberto Mujica Cordano, nam-ı diğer “Pepe”, 89 yaşında hayatını kaybetti. Nisan 2024’te yemek borusunda tümör tespit edilen Mujica, tedaviyi sürdürmesine rağmen kanserin karaciğerine sıçraması sonucu yaşamını yitirdi. “Bedenim bir ameliyatı daha kaldıramaz,” diyen Mujica, hayatının son anlarında tedaviyi reddetti ve veda sözlerini basitçe ifade etti:
“Dürüst olmak gerekirse ölüyorum… ve öldükten sonra köpeğimin yanına gömülmek istiyorum.”
Saraylara sığmayan bir yoksulluk erdemi
2010-2015 yılları arasında Uruguay Devlet Başkanlığı yapan Mujica, dünyada “en yoksul devlet başkanı” olarak tanındı. Maaşının %90’ını bekar annelere, yoksullara ve küçük çiftçilere bağışladı. Başkanlık sarayını reddetti; eşi Lucia Topolansky ile Montevideo dışında, satılık krizantem yetiştirdikleri bir çiftlikte yaşadı. Ulaşımını mavi renkli eski bir Vosvos’la sağladı.
TIME dergisi onu “dünyanın en yoksul lideri” ilan ettiğinde sadece gülümsedi:
“Ben fakir değilim, azla yetinmeyi biliyorum. Fakirlik, çok istemek ama azla mutlu olamamak demektir.”

Gerilladan devlet başkanlığına: Mücadelenin öyküsü
1935’te Montevideo’da doğan Mujica, küçük yaşta babasını kaybetti, annesi tarafından büyütüldü. Gençliğinde Küba Devrimi’nden etkilenerek, adını İnka kralı Tupac Amaru’dan alan Tupamaros adlı sosyalist gerilla hareketine katıldı.
1969’da bir kasabanın kısa süreliğine ele geçirilmesi gibi eylemlerle dikkat çeken Mujica, 1970’te tutuklanmak istenirken altı kurşunla vuruldu. Hayatını kurtaran cerrahın gizli Tupamaro üyesi olduğu yıllar sonra ortaya çıktı.

1973’te Uruguay’da gerçekleşen askeri darbe sonrası, 12 yılı hücrede geçen, işkenceyle dolu 14 yıllık hapis dönemi başladı. O günleri, “çıldırmanın eşiğinde” diye anlatıyordu. 1985’te diktatörlük sona erince serbest bırakıldı. Mücadeleyi silahlı değil, demokratik alanda sürdürdü. Tupamaros’u bir siyasi harekete dönüştürerek sol koalisyon Frente Amplio’yu kurdu. 2010’da ülkenin başkanı oldu.
Toplumsal adaletin kararlı sesi
Mujica’nın başkanlığı boyunca yürüttüğü sosyal politikalar sadece Uruguay’da değil, tüm dünyada dikkatle izlendi.

- Eşcinsel evlilik ve kürtaj yasalarını destekledi.
- Sağlığa zararlı olduğunu söylemesine rağmen esrarın kullanımını yasal hale getirerek uyuşturucu ticaretine karşı sistemli mücadele başlattı.
- Guantanamo mahkumlarını ve Suriyeli mültecileri ülkesine kabul etti.
- En büyük adalet meselesi olarak “yoksul kadınların özgürlüğünü” savundu.
“Toplumda en çok ezilen kadınlardır, özellikle de yoksul kadınlar. Maçoluk en çok onları vurur. Adalet adına en önemli mücadele, onların mücadelesidir,” diyordu.
İstanbul’a gelmişti,
Mujica, Mart 2015’te Türkiye’ye yaptığı ziyarette İstanbul’da Şişli Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikte halkla buluşmuş, “Saraysız Başkan” kitabının tanıtımında konuşmuştu.
Verdiği bir röportajda, savaş karşıtlığını şöyle dile getirmişti:
“Modern savaş uzaktan kumandayla işlenen cinayettir. Savaşlar zayıfları öldürür. Bu yüzden her zaman savaşa karşı olmak gerekir.”
Vasiyeti: Sadık dostunun yanına gömülmek

Ölümünden önce yaptığı açıklamada Mujica, hayatı boyunca birlikte yaşadığı üç bacaklı köpeği Manuela’nın yanına, çiftliğindeki sekoya ağacının altına gömülmek istediğini söyledi.
Ve öyle de oldu. Pepe, gösterişsiz bir törenle, kendi toprağına, kendi halkına karıştı.
Bir ütopyaydı: Dünyanın Jose Mujica hayali
Mujica, siyasetin kirinden uzak, vicdanlı ve ahlaklı kalabileceğini kanıtladı.
Birçok ülkede “Uruguay’a yerleşme” hayalinin nedeni oldu.
BBC’ye göre mal varlığı olarak yalnızca 1800 dolarlık arabasını gösterdi.
Daha sonra eşinin traktör ve toprağını ekleyince serveti sadece 215 bin dolar oldu.
Guardian gazetesi onu anlatırken “Don Kişot gibi yel değirmenleriyle savaşan bir hayalperestti” diyordu. Ama o, sadece hayal etmedi. Mütevazı bir yaşamda, halkı için her gün tekrar mücadele etti.
Sessizce giden bir dev: Jose Mujica
Onunla birlikte bir devir kapanıyor. Saraysız bir başkan, silahsız bir gerilla, yolsuzluğa bulaşmadan yaşamış bir lider artık aramızda yok. Ama onun öğrettiği bir şey var:
“Gerçek zenginlik, insanın ruhunun özgürlüğündedir.”
*****
José ‘Pepe’ Mujica kimdir? Tupamaros gerillasından Uruguay’ı değiştiren lidere…

José “Pepe” Mujica, 20 Mayıs 1935’te Uruguay’ın başkenti Montevideo’da doğdu. Bask kökenli çiftçi bir baba ve İtalyan göçmeni bir annenin oğluydu. Beş yaşında babasını kaybetti. Gençlik yıllarında bisiklet yarışlarına katıldı. 13-17 yaşları arasında çeşitli kulüplerde yarıştı. İlk siyasi deneyimini Ulusal Parti’de yaşadı ve Enrique Erro ile yakın çalıştı.
1960’ların ortasında hayatını değiştirecek bir karar alarak Küba Devrimi’nden ilham alan Tupamaros gerilla hareketine katıldı. 1969’da Montevideo yakınlarındaki Pando kasabasının kısa süreli işgalinde altı timden birinin liderliğini yaptı ve telefon santralini ele geçirme görevini başarıyla tamamladı. 1970 Mart’ında bir Montevideo barında tutuklanmaya direnirken iki polisi yaraladı ve kendisi de altı kurşunla vuruldu. Nöbetçi cerrahın müdahalesiyle hayatta kaldı.
Mujica dört kez yakalandı ve iki kez hapisten kaçtı. En çarpıcı kaçışı, Eylül 1971’de Punta Carretas Hapishanesi’nden oldu. Bu kaçış, 100’den fazla Tupamaros üyesiyle birlikte hapishanenin altından kazdıkları tünelle gerçekleşti. Son yakalanışının ardından askeri darbe döneminde sekiz Tupamaros üyesiyle birlikte özel gözetim altında tutuldu. İki yılı eski bir at su yalağının dibinde olmak üzere toplam 13 yıl esir kaldı. Bu dönemde işitsel halüsinasyonlar ve paranoya dahil ciddi psikolojik sorunlar yaşadı.
1985’te Uruguay’da demokrasinin yeniden tesisiyle serbest kaldı. Tupamaros üyeleriyle birlikte Halk Katılım Hareketi’ni kurdu ve legal siyasete geçiş yaptı. 1994’te milletvekili, 1999’da senatör oldu. 2005-2008 yılları arasında Tarım, Hayvancılık ve Balıkçılık Bakanlığı yaptı. 2009’daki başkanlık seçimlerini ilk turda yüzde 48’lik oy oranıyla önde tamamladı ve ikinci turda yüzde 52’yle kazandı.
İzlemek için tıklayın!