AYDINLI’DA YIKIM PANİĞİ
Konaşlı’da başlayan ‘yıkım tebligatı yağmuru’ Aydınlı’ya da sıçradı. Üç, beş, on… derken 380 civarında evden söz edilir oldu. Vatandaş soruyor: “Yıkım kararı gelen her ev tapulu arsa üzerine yapılmış. Bir tek bizim evlerimiz mi ruhsatsız? İstanbul’un neresinde %80’i bu durumda. Yoksa Formula 1 güzergahına, havaalanına ve Dumankaya firmasının yaptırdığı “Gizli Bahçe” villalarına bu kadar yakın olmanın cezası mı bu?” Vatandaşın ilginç bir önerisi var. Diyorlar ki, “Ey Belediye Meclis Üyelerimiz! İçinizde bu konuda “en günahsız” kimse Konaşlı’ya ilk kazmayı vursun… O vursun ki bizlerin hak ve adalet konusunda akıllarımızda soru işareti kalmasın…”
Her şey Aydınlı Mahallesi’nin Konaşlı bölgesine Tuzla Belediyesi’nden yağan gibi yıkım kararlarının gelmesiyle başladı. Tebligatlarda özetle şöyle deniliyordu:
“Sayın … Belediyemiz Encümenim …. tarihle ve sayıyla aldığı karara evini yasalarla aykırı olarak inşa edildiği belirlenmediği yakınlaşacak.”
Tebligatların ulaştığı ev sayısı hızla artmaya başladı. Üç, beş, on… derken toplam 380 evden söz ediliyor. Daha da ilginci, yıkım kararı gelen evlere İSKİ’den, TEDAŞ’tan, Türk Telekom’dan da yazılar gelmeye başladı: “Eviniz yıkılacak denildi, hattınız kesecektir.”
Bitmedi… Ardından SSK devreye girdi. “Şu tarihte yapılan inşaatlarda, sigortalı çalışanların primlerinin ödenmediğinden 880.000.000 TL. cezanız ödeniyor.”
Adının açıklanmasını istemeyen bir SSK yetkilisinden aldığımız bilgiye göre isteği Tuzla Belediyesi’ni SSK’ya gönderiyor ve Tuzla Belediyesi’nin evler üzerine ceza kesiyor.
Bitmedi… Aynı tebligatlar şimdi Aydınlı’ya da başladı. Sıra nerede? Şifa? Mimar Sinan? Postane?
Yıkım kararı gelen evlerin tamamı tapulu arsalar üzerine inşa edilmiş. Yani hiç biri birisi hakkında arazisi değil.
Bir diğer ilginç nokta bu evlerin “öbek” olarak aynı bölgelerde toplanıyor olması. Yani Konaşlı ve Aydınlı’nın bir bölümü. Ayrıca yine dikkat çeken bir nokta ise evlerin “bölgesel özelliği”. Konaşlı, havaalanına ve Formula 1 bölgesine çok yakın. Aydınlı’daki evler ise Dumanlıka firmasının yaptırdığı “Gizli Bahçe” villalarına bu kadar yakın olmanın cezası mı bu? Neredeyse her zaman birbirlerine sıçramış uzanıyor. Çamlığın içinde ise “Gizli Bahçe” konumlandırması bir işaretlenme deniliyor ve soruyorlar:
Seçimden önce “güle güle oturun” sonra “imara aykırı”
Soru bir: Sadece bizim evlerimiz mi bu durumda? Tuzla’nın, İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin kaçı kaç burada? Neden buradan başlanıyor? Eğer durum buysa bu belediye neden zamanında “denetleme yetkisini” yüklenmediğini bir gurura “kolay gelsin” diyor?
Vatandaşın ilginç önerisi: “Bu konudaki en ‘günahsız’ siyasi Konaşlı ve Aydınlı’ya ilk kazmayı vursun!”
Soru iki: Peki bu yıkım kararı çırpan Sayın Belediye Meclis Üyelerinden özellikle bir kısmının ve ilçemizi yöneten siyasilerin seçimden önce işyerlerine,evlerine ara topar çıktıkları katlar, imara aykırı başlayan ve buna göz yumulan inşaatlar düşünülmedi mi? Bunlar Tuzla halkının gözünün önünde olmadı mı, olmuyor mu? Hatta bazıları yok sayılmakta mıydı?
Soru iki: Son 13 yıldır Tuzla’yı bu anlayış ve kuralcı yönetime neden mi “işgal” ederiz? İmar ve mülkiyet sorunları çok farklı ve ilginç boyutlara dönüşen bir durum değil mi? Bunlar ortada “Tuzla Aşkı Projeleri” olarak dururken, sıra Aydınlı ve Konaşlı da bizlere mi geliyor? Biz bunlara nasıl güvenelim?
Yönetmeye “aday” olanlarımız uyuyor mu?
Soru üç: Peki ya Tuzla’da “muhalefette” olan diğer siyasi partiler? Seçimden seçime hareketlenben, bu encümen kararları çiğneyen bizi uyandırmaya, haber darbe ve memur itirazı süreleri içinde bizlerin zamımıza olmuyor mu? Yine sizlerin durması ve bir yüzden pek çözümünüz varsa sizler üzerinden biz bunları nasıl güveneceğiz?
Vatandaşın kafası karışık. Durumuna netlik istiyor: Tuzla Belediyesi anlaşılmadan Türkiye’nin “kaçak yapı” sorununu çözmeye Konaşlı ve Aydınlı’dan başlama kararı aldı! Bu bölge ilginç gelişmelere gebe… Bekleyelim, görelim neler olacak?
Aydınlı halkı panik içinde, ruhsal durumları bozulmuş… “Belediye arabası gördüğümüzde evlerimize kaçıp, kapılarımızı kapatıyoruz” diyor biri. Bir diğeri, “rüyamda bile elime resmi kağıtlar tutuşturuyor birileri uyumaktan korkar oldum” diye ekliyor. İşte kendilerine yıkım kararı gelen görüştüğümüz onlardan sadece ikisinin öyküsü. İsimleri, belgeleri bizde saklı….
“A” Hanım: (Aydınlı’da oturuyor. ‘Gizli Bahçe’ villalarının komşusu. Evinin önünde Çamlık var. Hemen sonra da villaların inşaatları başlıyor.)
Evin arsası 22.03.1988 tarihinde alınmış. Tapusu mevcut. 1990-1991 yıllarında temeli atılmış fakat yoksulluk nedeniyle 2000 yılının Temmuz ayında eve ancak taşınabilmiş aile. Ev üç kat olarak başlanmış. Alt katı bodrum. 2.katta oturuluyor, 3. kat ise kaba inşaat. Eve 2000 yılından beri bir çivi dahi çakılmış değil. “Ev” olarak kullanılan ikinci katın bile zemini hala beton. Mutfak yapılmamış, evin giriş kapısından başka kapısı yok…
“A” Hanım kendi ağzından anlatıyor:
“Tapulu arsamıza ev yaptık. Yıkacaklarmış. Biz hizmet beklerken yıkım geldi. Elektriğimizi, suyumuzu, telefonumuzu da keseceklermiş. Zamanında neden bağladılar o zaman?”
4 ay içinde iki ölüm acısı yaşadım. 16 yaşında oğlumu toprağa verdim. Acılarım bitmeyecek mi? Tapulu arsamın üzerine işte bu çatıyı yaptık. Bunu da alsınlar elimden. Parasızlıktan et yemediğim, manavın yanından bile geçemediğim. Benim acılarım bana yetmiyormuş gibi bir de yıkım kararı çıktı. Beyim 400 milyona çalışıyor. Komşularımda şahit evime 2000 yılından beri bir çivi bile çakmadım. Benden 2,5 milyar isteniyor. Belediyeye sözlü olarak başvurdum. “Bu parayı ödeyemem, zaten ben hiçbir şey yapmadım” dedim. Onlar da “Gidin Aralık ayına kadar 2,5 milyarı deklare ettirin” dediler. SSK’dan ve Telekom’dan kağıtlar geldi.
“Suyunuzu, telefonunuzu keseceğiz” diyorlar. Ayrıca İSKİ’den de su saatlerimizin numarası alındı. Biz belediyeden hizmet beklerken yıkım geldi. “Yıkım hizmeti!” Bu da güzel…
“N” Hanım kendi ağzından anlatıyor:
“Seçimden önce çatı katını yaparken sonradan seçilen siyasiler geldiler, ‘kolay gelsin, güle güle oturun’ dediler. Şimdi (güle güle) yıkacaklarmış evimizi. O zaman niye mühürlemediler?”
1989’da tapulu arsamıza iki katlı evimizi yaptık. Seçimden önce çatı katı yaptım. O zaman belediyeden geldiler, ölçüp biçtiler. “Güle güle oturun, kolay gelsin” deyip çekip gittiler. Zamanında mühürleseydiler yapmazdık. SSK’dan tebligat geldi. Sigorta primi istiyorlar. Gelip evimizin tamamını yıkacaklarmış. “Taksit yapın” dedik, “Aralık ayına kadar toplayın getirin” dediler. Benim 5 torunum var. Ekmek parası dahi bulamıyorum, topladığım çalı çırpı ile bahçede ekmek yapıyorum.
(Gerçekten de röportaj için gittiğimizde “N” Hanım, çalı çırpıyla ekmek pişirmek için ateşi yakmıştı.)
Gelinim 9 aylık hamile, doktora bile götüremiyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Rüyamda herkes bana cezalı kâğıt veriyor. Tuzla’nın %80’i bu durumda.
Neden Konaşlı? Neden bizler? Durumu konuşmak için belediyeye gittik. Bize dediler ki “Korkmayın oturun evlerinizde.”
Peki bu yaşadıklarımız ne? Bize niye bunu yapıyorlar?