ATATÜRK VE DEVRİMİ ANLATMAK
Gökhan Büyükengez
Fen Bilimleri Merkezi Ders. Tarih Öğretmeni
Devrim; daha iyisini getirmek amacıyla mevcut siyasal toplumsal yapının, gerektiğinde zor kullanarak değiştirilmesini ifade eder. Her devrim, toplum içindeki bir evrimin (süreç içinde gelişerek oluşan değişim) sonucunda ortaya çıkar. Ancak bunun ortaya çıkarılmasında ideologların veya eylem adamları olan liderlerin önemli katkıları olmuştur. Çünkü bu kişiler, bireylerin her birinin “bir şeyler yapmak gerekir” dediği arayış dönemlerinde bireyleri aynı ideal etrafında birleşen kitlelere dönüştürebilen ve “bir şeyler yapmamız gerekir” dedirtebilen ve “bir çok şeyler yaptırabilen” öncülerdir. Mustafa Kemal Atatürk de XX. yy.’da bunu Türk milletine dedirtebilen ve Bernard Lewis’in deyimiyle, “Bir millete kabuk değiştiren bir lider” olmuştur.
Liderler, bireylerin her birinin “bir şeyler yapmak gerekir” dediği arayış dönemlerinde, bireyleri aynı ideal etrafında birleşen kitlelere dönüştürebilen ve “bir şeyler yapmamız gerekir” dedirtebilen ve “bir çok şeyler yaptırabilen” öncülerdir.
Millet yerine ümmet, vatandaş yerine kul olma anlayışının çok uzun asırlardır egemen olduğu bir toplumda “Padişahım çok yaşa” söyleminin yerini “Yaşasın Bağımsız-Laik ve demokratik Türkiye” söylemine bırakması pek kolay olmamıştır. Bu uğurda daha katetmemiz gereken epeyce yol olduğu da önemli bir gerçektir. Bunun en sağlıklı yolu da Atatürkçü, laik demokratik cumhuriyeti savunan sivil toplum örgütleri içinde aktif olarak yer almaktadır.
Atatürk’e göre devrim; “var olan köhnemiş kurumları gerektiğinde zorla değiştirmek, Türk ulusunun geri bırakılmış olan köhnemiş kurumları yıkarak, yerlerine ulusun en çağdaş ihtiyaçlarına göre ilerlemesini sağlayacak yeni kurumlar kurmaktadır.” Tekke, zaviye ve medreselerin kapatılması, halifeliğin ve Din İşleri Bakanlığı’nın kaldırılması; bunların yerine İstanbul Üniversitesi gibi bilim yuvalarının, karma eğitim veren okulların açılması ve kadınlara siyasal haklarının verilmesi, bu bağlamda sıralanabilecek önemli adımlardan bazılardır.
Ancak ne yazık ki günümüzde karşı-devrim yanlıları da boş durmamakta, cumhuriyetin önemli kazanımlarını yok etmek için etkili-gönüllü ve sistemli bir şekilde çalışmaktadırlar. Kuran kurslarının belirsiz bir sistem içinde serbest bırakılma çalışması ya da üniversite giriş sınavında uygulanan katsayılar İmam Hatip Liseleri lehine değiştirme girişimlerinin altında, insanlara dinlerini öğretmek ve eğitimde fırsat eşitliği sağlamaktan daha ileri ve derin amaçlar güden çalışmalardır.
Günümüz aydınlarına, devrimcilerine önemli görevler düşmektedir. Çünkü Atatürk’e göre, “Gerçek devrimciler onlardır ki, ilerleme ve yenilenme devrimine yönlendirmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilimine nüfuz edebilmelidirler.”
Atatürk’ü bence en iyi Atatürk’ün kendi sözleri anlatır. İşte size bunlardan bazıları:
“Cumhuriyet, alkışla, duayla vs. kutlamayla yaşamaz. Cumhuriyet bir tılsım değildir. Her iş kendiliğinden düzelecek, her derdin çaresi kendiliğinden bulunacak da değildir. Cumhuriyet bize yönetim değişikliği ile birlikte anlayış değişikliğini getiriyor buna bakmak lazımdır.”
“Ben manevi miras olarak hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural tanımıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse manevi miraslarım olurlar.”
“Benim anladığım gençlik, bu devrimin düşüncelerini ve ideolojilerini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim gözümde yirmi yaşında bir yobaz, ihtiyardır. Yetmiş yaşında bir idealist ise güçlü bir gençtir.”
Atalarımız demek ki boşuna “akıl yaşta değil baştadır” dememiş!